Alperen elinde tuttuğu bilgisayarı yere indirdi, uzun süredir çalıştığı için her yeri tutulmuştu.
Mimarlık okumuştu, başarılı bir mimardı. Çocuk hayali değildi ama bina tasarımları dikkatini çekiyordu, hoşuna gidiyordu. Uzun uzadıya bir binanın her ayrıntısını inceleyebilir, üzerine saatlerce düşünebilirdi.
Esneme hareketleri yapmaya başladı, çimlerin üzerinde oturmuş son projesini tamamlıyordu.
Yanına yaklaşan golden retriever türü köpekle bakışlarını oraya çevirdi. Köpek tam önünde durup onu izlemeye başladı, Alperen onu yanına çağırdığında köpek kuyruğunu sallaya sallaya yanına gitti.
"Selam bakalım ufaklık." deyip onu sevmeye başladı, köpek uysal şekilde kendini sevdiriyor hoşuna gitmiş gibi mırıltılar çıkarıyordu. "Adın ne senin?" diye sordu Alperen sanki köpek cevap verebilecekmiş gibi.
Köpeğin tasmasına baktığında Tarçın ismiyle karşılaştı. "Tarçın?" deyip onu inceledi. Köpeğin tüyleri tarçın gibi köyü kahve tonlarındaydı. "Sahibin çok yaratıcı birisiymiş." dedi gülerek Alperen.
Hâlâ köpeği sevmeye devam ediyordu, "Sahi senin sahibin nerede, kayıp mı oldun?" diye sordu. Tarçın havaladı, Alperen bunu evet olarak kabul etti. Etrafa gözlerini gezdirdi ama görünürde kimse yoktu, "İş başa düştü desene." deyip eşyalarını toparladı. Tarçın'ı yanına alıp parkta dolanmaya başladı, Tarçın kuyruğunu sallaya sallaya peşinden onu takip ediyordu.
"Sen beni sevdin galiba?" diye sordu Alperen. Tarçın bir kere daha havaladı. "Vay iyi anlaşıyoruz he." dedi gülerek Tarçın bir kez daha havaladı Alperen minik bir kahkaha attı.
Uzaktan duydukları sesle ikisi durdular, "Tarçın?! Tarçın?!" diye bağıran sese doğru ilerlediler.
Önlerine bir kız çıktı, Alperen gördüğü kızla yutkundu.
Simsiyah dalgalı saçları olan, siyah tatlı gözlere, beyaz tene ve minik tatlı bir yüze sahipti bu kız.
"Tarçın kızım!" deyip köpeğini yanına çağırdı. Kız Alperen'e baktığında hafifçe gülümsedi.
Alperen öksürerek boğazını temizledi, "Benim yanıma gelince, ben sizi yani sahibini arayayım dedim, buldum da." dedi saçmalayarak. Kız karşısında duran adamın garip bir heyecanı olduğunu sezdi, gülümsemeden edemedi.
"Çok teşekkür ederim." dedi ilk baştan başlayarak. "Ben Tarçın'ın sahibiyim. Adım Zeliha," deyip elini uzattı Alperen çekinerek elini uzattı. "Bende Alperen, rica ederim." dedi. Kısa cevaplar vermeye karar verdi, yoksa saçmalayacaktı.
Tarçın ikisinin ortasında oturmuş bir sahibine, birde Alperen'e baktı. Hedefine ulaşmış gibi kuyruğunu salladı.
"Benim kız Tarçın, yakışıklı erkeklere düşkündür. Kokularını birkaç yüz metre öteden alır," dedi açıklama yaparak. Sahibinin bu açıklamasına kızan Tarçın havaladı. Alperen ve Zeliha güldüğünde o da kuyruğunu sallamaya devam etti.
Alperen kendisine, yakışıklı erkek, dendiği için gözlerini kaçırdı. Karşısındaki kız fazla açık sözlüydü.
"Anladım," dedi anlayışla. "Garip bir alışkanlıkmış. Ama dikkat edin bir gün başına iş açabilir, maalesef herkes iyi niyetli değil." dedi. Doğruydu, hayvalara şiddettin, saldırının, tacizin ve hatta tecavüzün olduğu bir dünyaydı...
Bir gün bu sevimli köpeğin başına bir iş gelebilirdi. Bunun bir garantisi yoktu.
Zeliha kafasını sallayarak onayladı, "Haklısınız, bugün iş yapmaya fazla dalmışım, birkaç dakikalık dalgınlığımda kaçmış." dedi açıklama gereği hissederek. "Yeniden çok teşekkür ederim." dediğinde Alperen gülümsedi. "Ne demek ben görevimi yaptım. O halde gideyim." dedi.
Tarçın'ın kafasını bir daha sevdiğinde Tarçın kendini ona doğru sevimli bir şekilde sürttü. Alperen kafasını eğerek Zeliha'ya selam verdi, gideceğini anlayan Tarçın yüksek bir sesle havaladı.
Sahibinin arkasına geçip onu bacaklarından ittirdi, Zeliha onun ne demek istediğini anlamıştı. Bırakma, diyordu.
Zeliha anlık bir gaza gelerek "Pardon?" dedi Alperen ona döndüğünde "Şey benim bir pastanem var, size teşekkür amaçlı bir kahve ısmarlasam?" diye sordu.
Alperen saatine baktığında hâlâ vaktinin olduğunu gördü, dibine sokulan Tarçın'a bakıp güldü. "Tabii." dedi keyifle.
Belki bu kızla tanışmak için bir fırsat olurdu.
Kız onu yönlendirerek pastaneye getirdi, direkt parkın karşında bulunuyordu. Tarçın o yüzden parka gelmişti, Zeliha'nın dalgın olduğu anı kollar sürekli olarak parka kaçardı. Bugünde öyle yapmıştı.
Pastane küçük bir mekandı; açık pembe tonlarına boyanmış duvarları, her yerinde bulunan taze çiçekleri, ama en çokta mor lavantalarla, beyaz masaları ve beyaz sandalyelerine bağlı pembe kurdaleleri ile çok tatlı bir mekandı.
Sanki küçük bir kız çocuğunun hayali gibi dizayn edilmişti.
"Çok güzelmiş burası," dedi Alperen etrafı inceleyerek. "Ay beğenmene çok sevindim." dedi kız gülerek. "Dizayn küçük bir çocuğun isteği üzerine yapılmış gibi, duvar rengi ile pastane kombini daha çok uyuyor. Beyaz renk sandalyelerde bulunan pembe kurdeleler çok hoş, ayrıca çiçek olarak mor lavanta en doğru seçim. Fakat ışıklandırma da bir sorun var gibi, çok parlak. Eğer biraz daha soluk bir renk kullanırsanız çok iyi bir ambiyans yakalamış olursunuz." Alperen'in yaptığı konuşmalar meslek alışkanlığı olduğu için kendini tutamamıştı.
Dilini ısırarak sustu, utançla kızarmıştı. Karşısında duran kız "Ya ben demiştim!" diye parladı. Alperen ona anlamazca baktı, "Bu mekanının dizaynını ben yaptım, dediğiniz gibi küçük bir kız çocuğu, yani benim çocukluğum dizdi burayı. Her unsurunu beğendiniz ama ışıkları beğenmediniz, orası avizeci amcanın suçu ben demiştim soluk bir lamba takalım, o gitti geleceğimden parlak lamba taktı!" dedi hiddetle.
Alperen'in dediklerine takılmamış hatta ona ayak uydurmuştu, "Ay siz çok iyi gözlem yaptınız nereden anladınız?" diye sordu merakla. "Ben mimarım, o yüzden bu kadar konuştum, başınızı şişirdim pardon." dedi kibarca Alperen.
Kız ince kaşlarını çattı, "Estağfurullah, benim hoşuma gider." sonra Alperen'e biraz daha yaklaşıp aralarında ki mesafeyi kapattı, "Şimdi şöyleki ben gidip mimar tutsam, para versem, bana bu kadar yardımcı olmaz, ben size para vermeden görüşlerinizi aldım." deyip göz kırptı. Sevimlice kıkırdadı Zeliha, Alperen hem yakınlık hemde karşısındaki kızın güzel gülüşü yüzünden kalbi duracaktı.
"Kahvenizi nasıl alırsınız?" diye sordu Zeliha. Alperen boğazını temizleyip "Sade olsun," dedi. Sonra sessiz bir sesle "Belki ayıkırım." dedi. Sarhoş gibiydi.
Sessiz sesini kimsenin duymadığını sanıyordu ama karşında oturan kız duymuştu, gülmeden edemedi. Bu adamla uğraşmak hoşuna gitmişti.
Tarçın Alperen ve Zeliha'nın ortasında durmuş neredeyse güler yüzle onları izliyordu.
❦
Evet arkadaşlar itiraf ediyorum oradaki Tarçın bendim kdkxkdkdkkskdk
Yeni çiftlerimiz hayırlı olsun, mu desem;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASTSUBAY BEYCİĞİM | Texting ✓
General FictionBilinmeyen numara: Seni anan benim için doğurmuş canımmmm Bilinmeyen numara: Hamurunu benim için yoğurmuş canımmmmm Bilinmeyen numara: Küçükken annen büyüyünce seni oğluma alacağım derdi. Bilinmeyen numara: Büyüdüm nikah tarihi ne zaman? Bilinmeyen...