Elimdeki yemekleri masaya dizdim, Selen teyzenin evinde yemek yiyecektik.
"Selen teyze tabakları dizdim." dedim sıkıntıyla nefesimi vererek. "Ay Biricik bütün hayat enerjimi emdin yavrum. Ne bu Karadeniz'de gemilerin mi battı?" dedi yanağımı sıkıp. Yüzümü buruşturdum, birkaç gündür böyle dolaştığım için Selen teyze sürekli benimle uğraşıyordu.
"Benim bir tanecik suratsızım," deyip bana sarılan abime gözümü devirdim. Beni seviyor muydu gömüyor muydu, belli değildi. "Sen neye üzüldün bakayım söyle içinde kalmasın ne olmuş benim bebeğime?" dedi. Dediklerine yumuşayıp gülecekken saçlarımı hızla karıştırdı, sinirle kaşlarımı çattım.
"Ya abi!" diye bağırdım sinirle. Sarılan ellerini çözerek benden uzağa kaçtı, "Kulağımı sağır edeceksin, bağırma dibimde." dedi azarlar bir tonda. Kapıdan giren Selen teyze abime ters ters baktı "Uzak dur bakayım kızımdan, zaten morali bozuk." dediğinde abim pes ederek babamların yanına balkona kaçtı.
Selen teyzeme öpücük attım, o da bana öpücük attığında kıkırdadım. Ayıptır söylemesi kaynanam beni çok sever.
Babamlar ve abim içeriye geçtiğinde hepimiz masaya oturduk, herkes sessizce yemeğini yemeye başladı. Ortamda garip bir hava vardı. Sessizliği bozan Selen teyzenin çalan telefonuydu, Selen teyze telefonu açıp kulağına götürdü karşı tarafı dinledikten sonra "Evet benim." dedi.
"Ne oldu Oğuz'uma bir şey mi oldu?" dediğinde tabakta oynadığım yemekte olan bakışlarımı korkuyla ona çevirdim. Oğuz'a bir şey mi olmuştu?
Selen teyze dolan gözleri ile ayağa kalktı, "Ha-hangi hastane?" dediğinde telefonu tutan elleri titriyordu. Mehmet amca aceleyle kalkıp Selen teyzeyi tuttu, Selen teyzenin akmaya başlayan gözleri yüzünde gözyaşlarının izlerini bırakıyordu...
"Durumu nasıl?" diye sordu karşı tarafın konuşmasını bölerek. Aldığı yanıtla dengesini kaybedip Mehmet amcanın üzerine yıkıldı. Gözümden ben fark etmeden gözyaşları akıyordu.
❦
Oğuz iki saati geçen süreyle ameliyata alınmıştı, durum ağırdı. Yarası iltihap kapmıştı bilinçsizce verilen narkoz ise ona biraz iyi gelse de bedenini zehirlemişti. Vücudundaki yaralar onu daha da kötü hâle getirmişti berbat bir durumdaydı. Kan kaybı da oldukça fazlaydı.
Eğer biraz daha geç gelseydi hastaneye belki de çoktan ölmüş, hayata veda etmişti. Verdiği sözü tutamamıştı.
Biricik, Selen, Oğuz'un babası Mehmet ve Burak aceleyle yola çıkmış, ilk buldukları uçakla Şırnak'a geliyorlardı. Zeynep ve Kemal ise Alperen ile beraber geleceklerdi.
Biricik aldığı nefesi bile zorla alıyor, göğsüne saplanan acıya dayanamıyordu. Gözlerinden akan yaşlar istesede durmuyordu. "Sözün vardı." diye tekrar edip duruyordu. Sözünü tutamamıştı. Gidince ona çok kızacaktı, neden sözünü tutmadın, diye bağıracaktı ona.
Ama Biricik Oğuz'a kızamazdı ki. Kıyamazdı.
❦
Oğuz'un ameliyatı bitmişti ama durumu ağır olduğu için yoğun bakıma alınmıştı.
Geçen zaman her şeyin geçmesini sağlayacaktı, zaman çoğu acının, yaranın ilacıydı. Herkes öyle söylüyordu. Öyle olurdu değil mi?
Biricik, Burak ve Oğuz'un anne babası hastaneye geldiğinde onları yoğun bakıma yönlendirdiler. Kapıda Atmaca timinden Haso vardı, onları görünce kafasını eğip nazikçe selam verdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/357797523-288-k36528.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASTSUBAY BEYCİĞİM | Texting ✓
Ficción GeneralBilinmeyen numara: Seni anan benim için doğurmuş canımmmm Bilinmeyen numara: Hamurunu benim için yoğurmuş canımmmmm Bilinmeyen numara: Küçükken annen büyüyünce seni oğluma alacağım derdi. Bilinmeyen numara: Büyüdüm nikah tarihi ne zaman? Bilinmeyen...