3.0

2.7K 143 85
                                    

Oğuz'a mesaj atalı kaç saat olmuştu ama hâlâ dönmemişti. Kütüphaneden çıkmıştım eve doğru yürüyordum, arkamdan gelen sesle arkaya döndüm. "Biricik, kızım." Selen teyze elinde market poşetleri ile duruyordu.

Yanıma geldi, yüzüme bakıp "Ne oldu Biriciğim?" dedi endişe ile. "Bir şey mi oldu, bu yüzünün hâli ne?" dediğinde kafamı salladım.

"Önemli bir şey yok Selen teyze, sadece içimde bir sıkıntı var. Dünden beri böyle ne olduğunu bilmiyorum." dedim nefesimi sıkıntı ile vererek.

Selen teyze anlayışla gülümsedi, "Ay benim güzel kızım, yine aklını neye taktın sen?" dedi. Normalde aklımı kurcalayan bir şey olduğunda canım sıkkın olurdu, beni çok iyi tanıyordu.

Selen teyzenin elindeki poşetleri aldım, "Öyle bir durum değil," dedim apartmanın içine girerken. "Her neyse boş ver." Selen teyzenin evinin önüne gelmiştik poşetleri içeriye taşıdım, tezgahın üstüne bıraktım.

Selen teyze arkamdan geldi, "Anladım," dedi anlayışla. "Üzerine gelmeyeceğim." dedi yanağımdan makas alarak. "Şimdi içeriye geç bakalım, bu akşama bizde yemek yiyeceğiz. Annende gelir birazdan." kafamı sallayıp içeri geçtim.

Gözüm televizyon ünitesinde duran fotoğraflara takıldı; Oğuz, Alperen abi, abim ve benim çocukluk fotoğraflarımız ile doluydu.

Bir fotoğrafı elime aldım, ben ile Oğuz'un çocukluk resmiydi. Zihnimde bu fotoğrafı çekilirken yaşadığımız anılar canlandı...

Biricik evin içinde koşturup duruyordu, annesi elinde tarakla peşinden koşturuyordu. Biricik en sonunda Oğuz'a tosladı, gülerek Oğuz'un arkasına saklandı.

Oğuz ne olduğunu anlamıyordu, Zeynep Biricik'e bağırdı "Yeter artık Biricik düşeceksin!" dedi. Biricik Oğuz'u çektiğinde ikisi birlikte yere düştüler.

Oğuz kaşlarını çattıp Biricik'e döndü. "Off Biricik!" dedi sinirli sinirli. Biricik umursamadan yerden kalktı pembe elbesesini düzeltti, bugün ilk defa abileri ve Oğuz ile birlikte fotoğraf çektirecekti. Çok heyecanlıydı.

"Oğuz, bak nasıl olmuşum!" dedi kendi etrafında dönerek. Pembe elbisesinin tülleri Oğuz'un yüzüne çarptı ama Oğuz Biricik üzülmesin diye sesini çıkarmadı.

Oğuz ayağa kalkıp Biricik'e baktı, peri kızları gibi güzel olmuştu. Kumral saçları dağınık olsa da açık, küçük burnu, tombul yanakları ve büyük kahverengi gözleri ile çok tatlıydı. Ama bunu Biricik'e söylemezdi.

Gözlerini devirip umrunda değilmiş gibi "Eh işte." dedi ama yanakları çoktan kızarmıştı.

Zeynep Biricik'in elinden tuttu "Gel bakalım saçını tarayacağız." dediğinde Biricik olduğu yerde çırpındı.

"Sen acıtıyorsun anne!" dedi bağırarak. "Bırak Oğuz tarasın, o acıtmıyor." dediğinde Zeynep pes ederek bıraktı. Tarağı Oğuz'a uzattı, Oğuz ses etmeden aldı, Biricik'in bu hallerini alışıktı.

İstediğini elde etmenin keyfiyle koltuğa geçerek oturdu Biricik, Oğuz onun arkasına geçerek yavaşça saçlarını taramaya başladı.

"Oğuz." dedi Biricik üzgün sesle. "Sen beni beğenmedin mi?" dediğinde Oğuz şaşkınlıkla "Hayır. O nerden çıktı?" diye sordu.

"Eh işte, dedin ama." dedi minik dudaklarını bükerek. "Güzelsin Biricik, hatta çok güzelsin." dedi Oğuz sıkkınca nefesini vererek. Biricik mutlu mutlu güldüğünde kızarmıştı bile, bu huyundan nefret ediyordu, utanır utanmaz kızarıyordu.

Konuyu değiştirmek adına Biricik'e "Ayrıca ben sana, bana abi diyeceksin, demedim mi?" dedi. Bir yandan da Biricik'in saçlarını yavaş yavaş tarıyordu. "Ben senden büyüğüm abi demen gerekiyor."

Biricik dudaklarını büktü bir süre sustu "Olmaz ki." dedi kararsızca. Oğuz merakla "Nedenmiş o?" diye sordu.

Biricik kıkırdadı "Selen teyze Mehmet amcaya abi diyor mu?" diye sordu. Oğuz durdu annesi babasına hiç abi dememişti ki, hem neden desin ki o kocasıydı abisi değil.

Oğuz "Yoo," dedi. "Annemle babam evliler, evli insanlar birbirlerine abi demez Biricik." dedi. Biricik de kafasını sallayarak onu onayladı.

"İşte bende seninle evleneceğim için sana abi demiyorum." dedi. Koltuktan indi annesi çağırdığı için koşarak onların yanına gitti. Oğuz elinde tarakla kıpkırmızı olmuş şekilde duruyordu.

Annesi bir iki kere seslense de duymadı, en sonunda Burak ona sertçe vurduğunda kendine geldi. "Ne oluyor Oğuz, seni bekliyoruz hadi." dediğinde Oğuz tamam der gibi kafasını sallayıp kalktı.

Onları köşede sessizce izleyen abisi keyifle güldü, Oğuz'a yaklaşıp "Yakında domates olarak kimlik çıkar," dedi gülerek. Oğuz anlamaz şekilde baktığında Biricik'e baktı "İlerde çok lazım olacak." dedi. Giymiş olduğu takım elbisesini düzeltti, saçlarını özenle taramıştı mavi gözleriyle rahatça Oğuz'a göz kırptı.

Selen önlerine geçti "Evet çocuklar, hadi toparlanın ilk defa hepinizin bir arada olduğu fotoğrafı çekeceğim." elinde tutmuş olduğu fotoğraf makinesini ayarladı.

Burak ve Oğuz'un abisi Alperen yan yana durmuştu. Alperen ellerini pantolonun cebine koymuş sırtını Burak'a yaslamıştı, aynı pozu Burak'ta vermişti. İkisi birlikte havalı bir görüntü ortaya çıkarmıştı. Oğuz Biricik'e baktı, Biricik gülerek Oğuz'un elini tuttu, kafasını Oğuz'un omzuna yasladı. Oğuz çoktan kızarmaya başlamıştı, Alperen onlara bakıp haklı olduğu için alayla güldü.

Selen fotoğraf makinesini ayarlamayı bitirince önündeki çocuklara döndü. "Evet hazır mısınız?" dediğinde Oğuz dışındaki herkes kafasını salladı. Oğuz kıpkırmızı olmuş transa girmiş gibi hiçbir şey duymuyordu.

"O zaman bir iki üç!" dedi, flaş patladı. Fotoğraf çekildi. Ve bu sadece bir anı olarak kaldı...

"Bir iki üç!" Ebu Kasım'ın bağırma sesi ile Oğuz gözlerini açtı. Karşısında Ebu Kasım onun kalbine doğru silahı doğrultmuştu, Oğuz gözlerini açınca yere indirdi. "Eğer uyanmasaydın ölecektin, asker." dedi.

Ama silahı tekrar kaldırıp Oğuz'a doğrulttu, silah patladı. Oğuz vuruldu. Ve bu da sadece bir anı olarak kaldı...

Selamm bebeklerr. Aslında konuşacak çok şey var... Ama şu sözlerle bölüme veda ediyorum:

"Beklenmedik bir anda ayrılık gelip çatsa, seninle paylaştığım tek bir gün yeter bana."

ASTSUBAY BEYCİĞİM | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin