33.Bölüm

484 24 4
                                    


Keyifli okumalar dilerim...

Bazı anlar olur söylenecek söz kalmaz , kelimeler boğazınıza düğümlenir ve sadece oturup kabullenirsiniz , bakarsınız, seyredersiniz...

Karagahın önünde sıra halindeydik hepimiz bekliyorduk. Kimi mi? Aliyi... Efnan'ı sandalyeye oturmuşlardı zaten yeni ayılmıştı. Pençe timi hepsi başları dik , her zamanki o asil duruşlarıyla bekliyorlardı en önde de Mehmet Albay.

Ali'nin annesi ile babası birbirlerine tutunuyordu destek olmaya çalışıyorlardı birbirlerine.

Efnan bir yandan karnını tutup bir yandan ağlamamaya çalışıyordu.

Sibel , Özlem , Yağmur ve ben onun yanında bekliyorduk darmadağın bir halde.

Daha sonra bir araç geldi ve içinden Ali çıktı ama bu sefer al bayraklı tabuta sarılmış bir şekilde.

"ŞEHİT AL!" Diye bağırdı 6 askerin önündeki komutan. Askerler ay yıldızlı tabutu omuzlarına aldıklarında "CENAZE YÜRÜYÜŞÜ. MARŞ!" Diye yeni bir emir geldi bu sefer.

O an kafamda tek bir sahne dönüyordu: Babama veda ettiğim sahne. Aynen böyle. Küçük Derya'nın en acı hatırası...

Bütün askerler hazır ola geçtiler son kez Ali için.
Askerler ilerlerken mezar taşının önüne geldiklerinde tabutu bıraktılar önüne de Alinin fotoğrafını bıraktılar. Üniformasıyla bütün ciddiyetiyle bakmış ekrana.

Efnan sendeleyerek yerinden kalkti karnını tutarak , yanına gidecekken istemediğini belirten bir ifadeyle Ali'ye doğru gitti. Ali'nin annesinin acı dolu feryatları koptu ağzından. Babası güçlü durmaya çalışıyordu ama gözlerinden akan yaşı durduramıyordu.

Efnan başını tabuta yaslayıp bir şeyler söylüyordu dudaklarından görebiliyordum. Karnını tutarak ağlıyordu. O an aklıma tek bir görüntü geldi ; Ali'nin baba olduğunu öğrenince hissedecegi o mutluluğu, o tebessüm belirdi gözümde. Efan hamile olduğunu ogrendigi gün Ali şehit olmuştu...

En son Efnanın yanına gidince yavaşça koluna girdim bir şey söyleyemiyor sadece ağlıyordu sessizce. Bizim dönmemizle beraber askerle tekrar tabutun etrafını sardılar ve tabutu omuzlarına aldılar ve ambulansa doğru gittiler.

Ali vatanına , bayrağına aşık bir askerdi , kim bilir buraya ilk geldiği gün hangi duyguları besliyordu içinde. Mutlulukla , gururla , üniformasıyla girdiği bu karargahtan yine aşık olduğu ay yıldızlı bayraklara çıktı. Tek fark bu sefer onu göğüsünde taşımıyordu içine sarılmıştı...

*****


Karargahta ölüm sessizliği vardı resmen. Kimse konuşmuyordu. Tim başka köşelere dağılmıştı herkes kendi koşesine çekilmişti şu anlık ,vicdan azabı çekiyorlardı , herkes kendini suçluyordu nasıl anlamadık diye. Hepsinin akıllarındaki tek hedefi ise intikamdı. Çünkü ancak böyle vicdanları rahat edecekti. Kardeşlerinin , intikamını almadan onlara uyku , aldıkları nefes bile haramdı.

Alparslan ise kendi odasına giderken Alinin odasının önünde durmuştu kısa bir an. Her zaman Ali onun için başka olmuştu. Sebebini bilmese bile Ali başkaydı , bakışı , konuşması , temiz kalpliliğiyle bunu gösteriyordu Ali. Alparlsan ise içeri girmeye cesaret edemeden kendi odasına gitti. Ve en iyi bildiği şeyi yaptı. Evine sığınmak istedi... Deryasına.

Derya ve kızlar Efnana destek olmak isteselerde Efnan Hepsini geri çevirmiş kendi evine gitmişti. Annesiyle babası da geldiğinde dolayı içeri bir nebze rahattı. Derya ise eve dönerken çalan telefonunu hemen açtı.

Bordonun SevdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin