Valizimi alıp taksi bulmak için hava alanından çıktığım an, sıcak hava yüzüme çaydanlıktan çıkan sıcak buhar gibi çarptı. Sıcağı severdim ama bu kadarını da değil yani..
İşbaşı yapmadan önce ev bulup yerleşmek için sadece iki haftam vardı. İnternetten baksam da çok pahalı gelmişti, bir arkadaşım da gezerek bakarsam uygun fiyatlı bulabileceğimi söylediği için soluğu burada almıştım.
Sokakta gezen insanlara bakarak arkadaşımın söylediği emlakçının adresini taksi şöförüne uzattım, adam hemen yola çıktı şükür kliması çalışıyordu. Şimdiden yandığımı hissediyordum ve evsizdim resmen.
Kimbilir kaç ev gezecektim, ne kadar yanacaktı cildim. Beyaz tenli olmak düşünüldüğü gibi güzel bir şey değildi, lanet gibi bir şeydi.
Adam esmer yüzünü bana çevirdiğinde burnuma güneş kremini yediriyordum.
"Bak hele, inmüyün mü? Adres bura.." deyip ufak dükkanı gösterdiğinde adama taksimetrede yazan parayı uzattım ve valizimi de alıp indim.
Emlakçıya beni Celal'in gönderdiğini söylediğimde, hemen önüme soğuk bir gazoz koyup evleri konuşmaya başladı. Leş gibi ter içindeydim, altı ev gezmiştik ve hiç biri oturulacak halde değildi.
Bir tane beğenmiştim ama maaşım kadar kira istiyorlardı, ağlayasım gelmişti sinirden. Son olarak kenar mahalle sayılabilecek bir yere götürdü adam beni, hayrettir ki ev... hoştu.
Kullanışlı, ufak ama düzenli odaları vardı. En önemlisi banyosunda yeni tadilat yapılmıştı ve hem küvet hem de duşakabin vardı.
"Bak gardaş, bu evi bizim deli oğlan kapamasına otursun diye yaptırdıydı alıp. Sonra kadın kaçtı bundan, evi kiraya vermek istedi bu deli de. Beğendin mi nasıl?" Kapama neydi yaa, benim bildiğim tek kapama yemek olandı.
Yorgunlukla başımı sallayıp kirayı sordum, ev küçük olduğu için çok değildir diye düşünüyordum. Beklediğimden daha düşüktü ama elimde şuan peşinat yoktu, emlakçı ev sahibini aradı hemen.
"Oktay, senin eve kiracı buldum. He babam, gel hele az konuşak. Adam tanıdık sayılır, hemşireymiş." Gülecek halim olsa gülerdim şuan.
"Bak gardaş, Oktay iyi adamdır. Anlat derdini, yardım eder sana." Kafa salladım sadece, uykum gelmişti.
Kapıyı kendi anahtarıyla açıp giren tiple şok oldum, çiçekli ince bir gömlek ve açık renk keten pantolon giymiş olan adam kötü çekilmiş bir filmin, pezevenk rolünü oynayan oyuncusu gibiydi. Belki de torbacı...
"Selamün aleyküm hemşire kardeş, problem nedir?" Dan diye konuya dalışıyla serserilik akan tipini süzdüm açıkça.
"Tayinim buraya çıktı, evi beğendim ama maaşımdan kalan para bu ayın kirasına yetmiyor. Abi de sizi arayıp sormak istedi." Kesik kaşı havaya kalktı.
Üstü kapalı param yok demiştim adama, beni süzdü sessizce. İnce belimde oyalanan gözleri kalçama indi, kaşlarım çatılmıştı. Adam iki dakikada gözüyle yemişti beni salonun ortasında.
"İyi bakalım, bu ay kira verme sende." Omuz silkip yüzüme baktığında geniş gülümsemesiyle görünen dişlerine baktım.
İnci gibi ve bembeyazdı dişleri, tek bir yamuk yoktu. Benim dışta duran köpek dişlerim vardı, çok beğenirdim böyle dişleri. Hafifçe alt dudağını ısırdığında gözlerimi hemen çektim oradan.
"Bu gece burada kalabilir miyim peki, otel aramak istemiyorum?" Emlakçı anhtarı elime tutuşturduğunda derin bir nefes aldım.
"Yatak falan yok, nerede yatacaksın?" Güldüm hemen.
"Valizimde şişme yatak var, elektrik var mı?" Başıyla onaylayıp elini elektrik düğmesine attı, oda bir anda iyice aydınlandığında ev sahibim olan adamın tam göz kapağının bitiminde bir ben olduğunu gördüm.
Loş ışıkta seçilmiyordu, banyoya gidip bir kaç eşya aldı. Gezerken de dikkatimi çekmişti, havlu, şampuan falan vardı banyoda. Boş ev olduğundan garip gelmişti, demek ev sahibininmiş...
Ev sahibi, Oktay bey beni tekrar süzerek evden çıkıp 'hayırlı olsun' dedi ve gitti. Bende yeni evimdeki, ilk gecemin keyfini çıkartmak amacıyla uygulamadan kendime yemek söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adana Kekosu
RandomAdana'ya tayini çıkan bir sağlık personeli (erkek hemşire) semtin ağır kekosunun gözüne çarpar