17. bölüm

6.1K 385 45
                                    

Yayla evi pek beklediğim gibi değildi doğrusu, ben böyle lüks bir ev bekliyordum ama bakımlı olsa da eski bir evdi. En çok beğendiğim şeyi merkeze göre serin olmasıydı, bir de arkada havuz vardı küçük de olsa.

Oktay'ın arabasıyla gittiğimiz için rahattık, emmi bizi aldırmak istemişti ama kabul etmemişti paşam. Sıkılırsam kaçıracakmış beni...

Arka bahçede, havuzun yanında geniş ve ahşap bir yapı vardı. Büyük bir yer sofrası kurulmuştu üstüne, lüks plajlardaki localar gibiydi. Alkoller ve kebaplar sofrayı süslüyordu, bir çok meze de vardı. Oktay selam vererek emminin yanına oturdu, bende onun yanına kuruldum.

Beni en şaşırtan incecik bir gömlek ve şortla emminin yanına oturan Muzo olmuştu. Emmi hemen elini Muzo'nun bacağına atıp okşamıştı ve genç adam aşık bir tebessümle kızarmıştı.

Oktay kafasını bana çevirip sırıtırken elini bacağıma atıp sertçe sıktı. Ben Muzo gibi erimek yerine eline tokatı yapıştırdım, tek cevabı gülmek olmuştu.

Birkaç adam mangal başında hala bir şeyler pişiriyordu, şişlerde kebaplar ve telin üstünde tavuklar vardı. Emmi bir işaret yaptı ve müzik sesi yükseldi, Müslüm çalıyordu. Yüzüm buruştu ve Oktay buna da güldü tabi.

Seni nasıl özledim
Bilemez bilemez bilemezsin
Seni nasıl özledim
Bilemez bilemez bilemezsin
Yanıyor kalbim kalbim benim
Sönmüyor sönmüyor söndüremezsin
Yanıyor kalbim kalbim benim
Sönmüyor sönmüyor söndüremezsin
Sana olan aşkımı imkanı yok bilemez bilemezsin
Sana olan aşkımı göremez göremez göremezsin
Niye bu sözlerimi dinlemez dinlemez dinlemezsin
Niye bu sözlerimi dinlemez dinlemez dinlemezsin
Belki beni anarsın
Belki de hiç anmazsın
Belki beni anarsın
Belki de hiç anmazsın
Çok toysun sen sevgilim
Beni beni anlayamazsın
Çok toysun sen sevgilim
Beni beni anlayamazsın
Neden böyle bu kadar
Yaramaz yaramaz yaramazsın
Neden böyle bu kadar
Yaramaz yaramaz yaramazsın
Bir gün beni düşünür
Aramaz aramaz aramazsın
Bir gün beni düşünür
Aramaz aramaz aramazsın
Başımı alıp gidersem
Bulamaz bulamaz bulamazsın
Başımı alıp gidersem
Bulamaz bulamaz bulamazsın
Bir kalpsize düşersen
Kıymetimi anlarsın
Bir kalpsize düşersen
Kıymetimi anlarsın
Belki beni anarsın
Belki de hiç anmazsın
Belki beni anarsın
Belki de hiç anmazsın
Çok toysun sen sevgilim
Beni beni anlayamazsın
Vefa ciksin sen tatlim
Beni beni anlayamazsın

Emmi, maşallah tüm şarkıyı ezberden söylüyordu. Hem de Muzo'ya bakarak...

Buruşan yüzüm muzip bir sırıtışla şekil değiştirirken elimi rakı bardağıma attım, benden önce davranıp doldurmuştu bardağımı Muzo. Yüzü esmerliğini geride bırakıp al al olmuştu.

Ufak bir tebessümle "abim" diyip kadehlerimizi tokuşturdu. Başımla onu selamlayıp rakımdan bir yudum aldım, ortam beklediğim gibi sıkıcı değildi. Hatta hoştu, eğlenmeye başlamıştım.

Gittikçe artan alkolle kafam hafifçe güzelleşmişti, şarkılar birbiri ardına çalıyor ve emmi hepsine eşlik ediyordu. Arada kaçamak bakışlarla onlara bakıyordum, Muzo sanki dünyanın en ünlü şarkıcısını izler gibi izliyordu yaşlı adamı.

İki şarkı arasında adam Muzo'yu çekip öyle bir öptü ki, ben utanıp Oktay'ın boynuna sokuldum. Oktay utanmama gülerken saçlarımı öpüyordu, eli de kolumdaydı ve serinlikten korumak ister gibi sıvazlıyordu.

"Bu gece burada kalın oğlum, oda var hazırda." Oktay'a bakıp kaşlarımı kaldırdım ama o gülerek kafasını iki yana salladı.

"Çok içtik yavrum, kalalım bu gecelik. Hem buranın yıldızları meşhurdur, izleyelim bütün gece birlikte." Romantiklik çabasına gülüp kabul ettim.

"Tamam ama sabah gitmemiz lazım, yarın gece vardiyam var." Sözlerimle yüzü düşmüştü.

"Tamam kurban olduğum, yine seni uyurken seyredeceğim hafta başlıyor demek ki." Kafamı boynuna gömüp derin bir nefes aldım, mis kokusunu içime çektim.

"Rakı bok yemiş Oktay, kokun daha beter sarhoş ediyor beni." Dişlerini sıkarak bana bakarken eğilip alnımdan öptü, kulağıma eğildiğinde sırıttım belli etmeden.

"Kalk bir banyoya götüreyim seni, elini yüzünü yıka. Bir de battaniye alalım içerden, akşam serininden buz gibi oldu kolların." İçeri girmeye bahanesi olduğunu bildiğim için başımla onayladım onu.

Ben sarsak adımlarla yürürken belimden tutarak yönlendiriyordu, sonunda banyoya girdiğimizde kendimi kapıya yaslanmış buldum. Sanırım yüzümüzü yıkamak yetmeyecekti bize.

Adana Kekosu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin