22. bölüm

4.9K 375 46
                                    

MUZO'NUN AÇISINDAN

Kafamdaki ağırlık yüzünden bir türlü gözlerimi açamıyordum, bilincim açıktı ama bedenimi yönetecek kadar kendimde değildim. Sanki dünya eski bir televizyondu ve görüntü olmasa da ses çalışıyordu.

Yanımda konuşan Gökay'ın sesini ayırt ettim, benimle konuşuyordu. Vurulalı dört gün olduğunu ve emminin iyi olduğunu, dışarıda beni beklediğini söylüyordu. Tayfun'um iyiydi, rahatlamayla gözümden bir damla yaşın süzüldüğünü hissettim.

Yumuşakça silinen gözyaşım ile yanağımda hissettiğim sıcak parmaklar tanıdık geliyordu. Sessiz bir iç çekiş duydum, nefesinin sesini bile aklıma kazıdığım aşkım yanımdaydı.

"Tayfun...." hışırtılı çıkan sesimle fısıldayınca derin bir iç çekiş ve bir hıçkırık duydum. Gözlerim hala açılmamak için direniyorlardı.

"Tayfun'un canı, güzel, cesur oğlanı..." boğuk ve tarazlı sesiyle kesik bir nefes aldım. İçim tamamen rahatlamıştı. Kendimi hiçliğe birkez daha bırakırken bir sonraki sefere gözlerimi açacağıma emindim.

Saatler mi geçmişti yoksa günler mi bilmiyordum, gözlerim zorlukla açılıp da parlak ışıkla buluşunca tekrar kısıldı. Bir kez daha hiçlikle sarmalanmamak için kapatmak istemiyordum gözlerimi, kendimi uyanık kalmak için zorluyordum.

Kapıdan giren Gökay renkli formasıyla uykusuz duruyordu, gözleri ayak ucumdaki çizelgede yorgunca dolaşırken bana baktı. Açık gözlerimle onu izlediğimi görünce, yüzü yorgunluğuna rağmen büyük bir gülümsemeyle aydınlandı.

"Muzo, kardeşim iyi misin? Benim ki de soru, dur bi heyecan yaptım. Kendini iyi hissediyor musun, ne zaman uyandın?" Hafifçe gülümseyip gözlerimi yumup açtım, ağzım çok kuruydu.

"Su.." yüzü buruk bir hal aldı.

"Doktor muayene etmeden su veremem ama dudaklarını ve dilini biraz ıslatabilirim. Olur mu?" Yine gözlerimle onayladım.

Steril pamuğa alt cebindeki açılmamış sudan çok az döküp dudaklarımın arasından sızmasını sağladı. Islak pamukla dudaklarımı da sildiğinde biraz daha rahatlamıştım.

"Tayfun nerde?" Kısık sesle sorduğum sorumla gülümsedi, muzip bir şekilde dudağını ısırıp iyice yanıma yaklaştı.

"Günlerdir taburcu olsa da gitmiyor, bak kapıyı açayım da koca adam aşkından nasıl sürünüyor gör." Sırıtarak tam karşımdaki kapıyı açtığı zaman omzu sargılı, duvara dayalı başıyla uyuyan emmiyi gördüm.

"Boynu tutulacak.." fısıltım sessiz odada net olarak duyulmuştu.

"Zaten tutuldu, boşver. Senin aşkını geç fark etmesinin cezası olsun ona, kör herif. Bana senin aşkını ve sana nasıl aşık olduğunu anlattı günlerce, güzel seviyor seni." Gözlerim dolarken Gökay kapıdaki emmiyi uyandîrmaya gitti.

"Emmi kalk, horozlar öttü." Suratsızca uyanışı bile yüzümü güldürmüştü.

"Ne horozu oğlum?" Boğuk sesi kulaklarıma kadar gelirken Gökay başıyla beni işaret etti.

"Canımın canı..." resmen koşarak gelmişti yanıma, gözlerimiz dolu doluydu.

"Tayfun'um.." gözyaşlarımı elleriyle silip göz pınarlarımı öptü.

"Tayfun'un canı senin olsun oğlanım, canımı aldın canımı." Sitemi bile sevgi doluydu adamın, güzel yüzüne baktım uzun uzun.

"Seni sevmeye doymadan bir yere gitmeye niyetim yok Tayfun'um." Gözlerinden akan yaşlara rağmen gülümserken içim burkuldu, kalbim eriyordu onun için.

"O zaman bana hiç doyma, hiç gitme güzelim. Ben sen olmadan olamıyorum, bak koca emmi bir adım atamadı sensiz. Koca Adana ayağa kalksa bile bu odanın önünden alamazlardı beni, alamadılar da."

Gözlerine bakıp gülümsemem büyürken dudağımı ısırdım, gözleri anında dudağıma kayarken yutkundum. Dişlerini sıkarak bir adım geri gitti, gözlerini sıkıca kapatıp açtı.

"Canımın canı, ben sen iyileşene kadar kapıdayım. Aklın kalmasın, artık karışan da olmuyor." Geri geri giderken ona seslendim.

"Tayfun'um, eve gidip güzel bir duş al. Kokuyorsun ve benimde kıyafete ihtiyacım olacak. Bir gece uyu yatağımızda, sonra yanıma geri gel. Gökay burada zaten, korkma hiç."

Önce kendini koklayıp yüzünü buruşturunca gülesim geldi, kafasını sallayarak dediklerimi onaylarken gülümsedim. Bana iç çekerek bakıp Gökay'a yaklaştı, bir süre fısıldaştıktan sonra Tayfun odadan gitmeden alnıma ufak bir öpücük kondurdu.

"Sabah buradayım, sen iyice dinlen." Kısa süre sonra dediği gibi uykuya dalıp hiçlikle sarmalandım...

Adana Kekosu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin