6. bölüm

10.5K 652 73
                                    

O gün sabaha karşı yaşadıklarımızdan sonra Oktay ve arkadaşlarından köşe bucak kaçıyordum. Dört gün olmuştu ve hala utancım geçmemişti. Onunla göz göze gelmek bile istemiyordum, sevgilim değildi, beni sevmiyordu ve biz birşeyler yaşamıştık.

Ev sahibim olması da işin tuzu biberiydi...

Onaltı saatlik gece vardiyasından çıktığımda adım atacak kadar bile halim yoktu. Tek mutluluğum bugün maaşımın yatacak olmasıydı, iyi mesai yapmıştım ve güzel para alacaktım.

Bir gün hariç tüm izin günlerimde çalışmıştım ve iki gün de fazla mesaim vardı. Yatak ve yastık alabilirdim, ayrıca kredi kartı borcumu da sıfırlayabilirdim.

Adımlarımı evime doğru sürürken kapımda dikilen bedeni fark etmemiştim. Yeşil ve gerçekten çirkin bir gömlek giymişti, buna rağmen ona baktıkça bakasım geliyordu.

Kaşındaki çizikte gezindi gözlerim, sonra yere çevirdim bakışlarımı. Ağzımın içinde bir 'günaydın' mırıldanıp kapıya anahtarı sokup çevirdim.

Benimle birlikte içeri girdiğinde bile sadece yere bakıyordum, bugün hiç bir şekilde konuşacak halde değildim. Sadece ve sadece uyumaya ihtiyacım vardı, umarım anlardı.

"Gökay.." sadece ismimi söylemişti, şimdiden ağlayacak hale gelmiştim.

"Şimdi olmaz, bugün değil." Kırgın sesimle derin bir nefes aldı, nefesini dişlerinin arasından verirken banyoya yöneldim.

Üstümdeki kıyafetleri çıkartıp kirliye attım ve çamaşırımla yatak odasına yöneldim. Kalçam siyah boxerdan taşacak gibi duruyordu ve bunun farkına varamayacak kadar yorgundum.

Üstüme bol bir şort geçirip yatağa girmek için salona geçtim, Oktay hala ortada dikilip duruyordu. Ona bakarak mırıldandım.

"Ya git yada soyun yat. Köpek gibi yorgunum ve uykum var." Tek hamlede gömleğini sıyırıp sandalyeye attı ve elini kemerine attı.

Ben yatağa girip yüzüstü yattığımda pantolonunu çıkartıp perdeleri çekti ve usulca yanıma sokuldu. Temiz kokusu beni mayıştırırken beni yine koynuna çekip sarmaladı, gözlerim derin bir uyku için kapanmadan önce zihnimden tek bir düşünce geçti.

Umarım her ihtiyacım olduğunda bana kollarını açar...

Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey bir omuzdu, kavruk tenli bir omuz..

Mis gibi kokan bir tene yanağımı dayamıştım ve kaslı kollar bedenimi kendine yaslıyordu. Hafif bir horultu odadaki sessizliği bozsa da huzurlu bir ortamdı nihayetinde.

Uykulu halde gövdemi saran kollardan güç bela sıyrılıp kendimi duşa attım. Vaktim az olduğu için kısa bir duş alıp üstümü giyindim, saçlarımı tarayıp şekil verdim ve dişlerimi fırçaladım.

Evden çıkmak üzereyken hala uyuyan Oktay'a bir bakış attım, içimde oluşan duyguları geriye itip kapıyı çekip çıktım. Nasıl olsa anahtarı vardı, kilitleyip giderdi uyanınca.

Bu şehirde gece vardiyaları daha yoğun geçiyordu ve resmen canımız çıkıyordu. Daha şimdiden iki kez tehdit edilmiştim, bir kez de silah çekilmişti. Fevri bir memleketti anlaşılan...

Bir gün önce silah çeken hasta yakını, bir gün sonra tatlı getirebiliyordu mesela... o anki öfke ve kavga isteği geçince gönül almaya gelmekten çekinmiyorlardı.

İki gündür elimde tatlılarla dönüyordum eve ve bu gençlerin ilgisini çekiyordu. İkinci gün gelen tatlı paketini onlara vermiştim, sabahın körü demeden hepsini silip süpürmüşlerdi iştahla.

'Oktay ne yapmıştır acaba' diye düşünerek eve girdiğimde salonda şişme yatağımın olmadığını gördüm. Çatılmış kaşlarla yatak odama girdiğimde karyolamın üstünde yepyeni ve naylonu üstünde duran bir yatak vardı.

Şişme yatağım toplanıp kutusuna kaldırılmıştı, üstümü çıkartıp kıyafetlerimi askıya astım ve yatağın naylonunu çıkartmaya uğraştım. Çarşafımı serip küçük yastığımı kafamın altına koyup direkt uyku pozisyonuna geçtim.

O anda banyodan sifon sesi geldi ve bir süre sonra kapı açıldı. Oktay hala burada mıydı yani....

Bana gülümseyerek yaklaşıp yatağa oturdu, eli sırtımı okşarken konuşup teşekkür edecek halim bile yoktu. Bir süre sonra uykuya dalmış olmalıyım, uyandığımda alarmım çalıyordu.

Ayaklanıp duşa girdim ve diğer işlerimi hallettim. Mutfakta ağzıma bir şeyler atıp dişlerimi fırçaladım ve giyinip evden çıktım. Bu gece sondu, beş gece bitince iki gün tatilim vardı ve deli gibi uyumak istiyordum.

Haftaya sekiz saat çalışacaktım, rahat bir hafta olmasını umuyordum. Gece uykusunu özlemiştim ve ev yemeği yemek istiyordum. Yemekhanenin tatsız yemeklerinden gına gelmişti, son günümde iki kat fazla yorulacağımı ise asla tahmin edememiştim.

Adana Kekosu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin