7. bölüm

10K 615 112
                                    

Tatil, sen ne güzel bir şeysin öyle...

Yatakta gerinirken oldukça mutluydum, uykumu almış ve dinlenmiş hissediyordum. Yemek yapmak ve tadını çıkararak yemek, sonra bir soğuk bira içmek istiyordum.

Evdeki malzemelerle bir tavuk sote yaptım, yanına da tereyağlı pilav, yoğurdumu da açtım. Elimdeki kaşığı pilava dokunduramadan kapı çalmıştı.

Yutkunup kaşığı tabağın kenarına bıraktım ve kapıyı açtım. Oktay kapımda duruyordu, elinde bir kutu tatlı vardı. Onun girmesi için kapıyı daha çok açtım ve mutfağa ilerledim.

"Aç mısın, yemek yiyecektim bende?" Kafasını salladı ve tabağımın önüne oturdu, derin bir nefes alıp bir tabak daha yemek doldurdum.

Karşılıklı sessizce yemeğimizi yerken kalkıp tezgahtan acı biberi aldı ve tabağına dökmeye başladı. Ağzım bir karış açık onu izliyordum, 'zehir gibi olmuştur' diyerek yemesini bekledim. Karıştırıp tadına baktığında bir miktar daha dökünce 'yuh' dedim içimden.

"Çok güzel olmuş ama sen acı yemiyün mü?" Yiyordum ama o kadar acı yemiyordum, o tabaktan bir lokma yesem ejderhaya dönüşüp alev topu fırlatırdım.

"Bu kadar acı yemiyorum, ağzın yanmıyor mu?" Ekmeği suyuna batırıp ağzına attığında afiyetle yiyişini izledim. Kafasını iki yana sallayıp yutkundu.

"Yatak için teşekkürler, ben alacaktım bu hafta." Gülümseyerek bana döndüğü zaman eridiğimi hissettim.

"Senin yatakta hep böyle savrulacakmış gibi hissediyordum, sonuçta seninle uyuyorum." Dudağımı ısırıp ona baktığımda büyük bir beğeniyle yemeğe gömüldüğünü gördüm.

Pilavı ağzına attığında beğeni dolu bir ses çıktı dolu ağzından, onu izlemeye fazla daldığımı ağzıma uzattığı kaşıkla fark ettim. Kaşıktaki pilavı dudaklarımı aralayıp yerken gözlerimiz birbirine kilitlenmişti ve bunun farkında olmak kalbimi durduruyordu.

"Seni öpmek çok güzel bir histi." Pilav boğazıma kaçtığında deli gibi öksürmeye başladım. "Lann" diye ayağa fırlayıp sırtıma vurmaya başladı. Sonunda rahatladığımda elini tutup vurmasını engelledim.

Ben daha yeni nefesimi toparlarken hızla dudaklarıma kapandığında nefesim onun tarafından kesilmişti bu sefer. Burnumdan nefes alıp karşılık verdiğimde dilini ağzıma itti ama bu hiç iyi olmamıştı.

Az önce bir avuç acı yemiş birini öpmek delilikti sonuçta, onu kendimden uzaklaştırıp dolaba koştum. Soğuk ayranı alıp kafama diktiğimde ne olduğunu anlamayarak bana bakıyordu. Kendime geldiğimde yaşaran gözlerimi sildim.

"Ağzında bir avuç biber varken beni öpme bir daha." Sitemli sözlerimle gülümseyerek bana yaklaştı, inci dişlerini göstererek gülümsediği için gözlerim dudaklarına kilitlenmişti.

"Yani öpmemde sıkıntı yok, acı yeme öyle öp diyorsun haa.." kızaran yanaklarımla arkamı döndüm ona hızla.

"Zaten öpüyorsun, ne fark eder." Kollarını belime dolayıp sımsıkı sarıldı arkadan, kafasını da boynuma soktu.

"İstemiyorum dersen öpmem, seni zorlamak istemiyorum." Diyemezdim, istiyordum çünkü.

"Acı yediğinde istemiyorum." Sözlerime gülüp boynumu usul usul öpmeye başladı, kollarında erimek üzereydim.

Kokumu içine çekip derin derin öperken kapı çaldı, Oktay burnunu çekip kapıya ilerledi bende peşindeydim.

"Abi, emmi gelüyür. Ne yapak?" Oktay burnundan bir gülüş sesi çıkarttı, omuz silkip bana döndü ve kolunun altına çekti beni.

"Gelsin kardaş, gelsin görsün." Deli gibi sinirli çıkan sesinden dolayı yutkundum. Genci umursamadan alnımı öpüp ayakkabısını giydi, gözlerim gülümseyen gence kaydığında baş selamı verdi.

"Abim hayırlı günler." Kafamı salladım sadece. Emmi kimdi, neciydi bilmiyordum ama iyi bir adam olmadığı kesindi. Saatlerce evde oturdum ve bekledim, mahallede koşturmalar başladığında ise cama koştum.

Siyah pantolon ve gri bir gömlek giymiş bir adam bu tarafa doğru yürüyordu. Peşinde mahallenin gençleri vardı ama hepsi el pençe duruyorlardı, mafya falan mıydı bu adam?

Kapımın önünde duran toplulukla kapımın çalması bir oldu, koşup kapıyı açtım. Karşımdaki Oktay ve adama iri gözlerle baktım.

"Destur var mı?" Adamın baskın sesiyle yutkunup kapıdan çekildim, içeri girdiğinde bomboş olan salona baktı bir süre.

Mutfaktan sandalye getirip camın önüne doğru yerleştirdim, klima tam vurmuyordu oraya rahatsız etmiyordu. Adam oturup bana uzun uzun baktı, Oktay yanımda başı dik bir şekilde duruyordu.

"Sevdiğin bu mu?" Adam Oktay'a bakıp sorduğunda hızla ona döndüm, bana bakmadan kafasıyla onayladı. Duyduklarım ve gördüğüm onaylamayla yutkundum. Beni mi seviyordu Oktay?

Adana Kekosu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin