Ailemle birlikte evimize geldiğimizde babam evi alıcı gözüyle incelemeye başladı. Annem sakince oturmuş yaptığım kahveyi içiyordu, burada bir lezzet bulmuştum ki.... şeker sucuğu diye, bombaydı cidden.
Babam iki dilimi mideye indirip kahvesini içerken ben annemle sohbete dalmıştım. Babam lafa girince hemen ona döndüm.
"Oğlum, burada bir pansiyon yada otel gibi bir yer varsa oraya yerleşelim biz. Sizin de düzeniniz bozulmasın." Oktay boğazını temizledi, hepimiz ona döndük bu sefer.
"Aslında babam, benim iki sokak ötede ev boş. Temiz de duruyor, orada kalın isterseniz." Oktay'ın orada evi olduğunu bilmiyordum bile.
"Yok oğlum, zahmet etme sen." Oktay kafasını sağa eğdi.
"Babam ne zahmeti, benim evim sizin eviniz. Zaten ne zamandır kalmıyorum orada." Dirseğimi boşluğuna vurduğum an kırdığı potu fark etti.
Annem ve babam kıs kıs gülerken Oktay vurduğum yeri tutuyordu, bana suçlu bir gülüşle bakıp dudağını yalayınca yutkundum. Üstümde büyük bir etkisi vardı adamın.
"Öyle yapalım o zaman, sizinde düzeniniz bozulmaz hem." Annem minik bir tebessüm ile konuşunca benim de dudaklarım kıvrıldı.
"Sağol annem, adamın kokusu olmadan uyuyamıyorum biliyün nü?" Annem artık açıkça gülerken kocaman açtığım gözlerimle Oktay'a bakıyordum.
"Bakma öyle gülüm, yalan mı diyim?" Kafamı iki yana sallayıp ofladım.
"Utandır yavrum, biraz daha utandır. Bu az oldu, valla bak." Babam göz kırpıp çantasına uzandı.
"Size hediye getirdim, bakalım beğenecek misiniz?" Oktay hevesle babamın uzattığı paketi alıp sırıttı.
"Çok teşekkürler." Paketi açıp hediyeye baktığında yüzü değişmişti.
"Siyah gömlek, dümdüz siyah." Bana buruk bir tebessüm yollayıp önüne döndü.
Dudaklarımı ısırıp gülmemeye çalışırken annemin sesli bir kahkaha atmasıyla bende de filmler koptu. Oktay annemin ve benim gülüşüme bakıp hafifçe sırıtırken babam kafasını iki yana sallıyordu.
"Başladılar yine." Bizim annemle arada böyle filmlerimiz kopardı ve uzun uzun gülerdik. Babam alışkın olsa da, Oktay ilk kez karşılaştığı için sırıtıyordu anlamayarak.
"Ayyy, oğlum... suratının halini görmen lazımdı. Ahhhaaha ayyy, siyah gömlek alma demiştim babana..." annem gülerek konuşurken Oktay hayran hayran annemi izliyordu.
"Olsun annem, babam öyle uygun görmüş. Giyerim severek." Son sözleri zorlama gibi çıkmıştı ağzından, bu sefer babam da güldü.
"Oğlum, şaka yaptık. O Gökay'ın, bu senin." Başka bir paket çıkartıp Oktay'a verdiğinde gülüşümüz hafifledi.
Oktay daha büyük bir heyecanla hediyesini açtığında sırıtıyordu. Bu gömlek cidden tam onluktu, elimi gözlerime örtüp bir kahkaha daha patlattım.
Gömleği açıp giydiğinde sırıttım, bu tarz gömleklerin içinde en giyilebilir olanı buydu galiba. Siyah üstüne sarı palmiyeler vardı ama çok kötü durmuyordu.
"Allah'ına kurban babam, bayıldım. Ver elini öpeyim." Oktay yine babamın elini öpünce babam gülüp Oktay'ın alnından öptü.
"Güle güle kullan evladım, iyi günlerde giyin." Buruk bir tebessümle bana dönen Oktay'a bakıp gülümsedim genişçe.
"Ay annecim, Adana'ya gelip Adana'lı olmuşsun sende. O zincirler, künyeler ne oğluşum." Sırıtıp Oktay'ın elini tuttum.
"Zincir Oktay'ın rahmetli babasından, künye de amcasının hediyesi... bak aynısından Oktay'da da var." İkimizin künyelerini gösterince annem de babam da gülümsedi.
"Benimkinin içinde Gökay, onunkinin içinde Oktay yazıyor." Oktay büyük bir hevesle künyenin altını annemlere gösterdi, sırıtan ailem onun bu sevimli hallerinden mutlu olmuştu belli.
"Çok iyi düşünmüş amcan, teşekkürlerimizi ilet oğlum. Oğlumuz yalnız kalmadı sayenizde, gönlümüz rahat, aklımız onda kalmıyor." Babam konuştukça Oktay elimi daha sıkı tutuyordu.
"Akşam benim mekana gidelim, babam, ziyafet çekelim birlikte. Önce bir dinlenin de.." babam gülümseyerek ayaklandı, anneme elini uzattı.
"Bizi eve yerleştirmeden, şu ters giydiğiniz tişörtleri düzeltinde gülmemek için kendimi tutmayayım artık." İkimiz de tişörtlerimize baktık.
Benimkinin içi dışındaydı ve Oktay'ın da ensesi önündeydi. Biz bu halde havaalanına kadar gidip gelmiştik ve bu iki yaşlı kurt içten içe bizimle eğlemişlerdi.
Kızararak odaya girip üstümüzü düzelttik ve ailemi yerleştirmek için Oktay'ın evine doğru yola koyulduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adana Kekosu
RandomAdana'ya tayini çıkan bir sağlık personeli (erkek hemşire) semtin ağır kekosunun gözüne çarpar