24. bölüm

4.7K 362 47
                                    

Arabadan inip yarı sinirle eve yürürken arkamdan gelen Oktay haliyle tavrıma anlam veremiyordu. İçeri girip sinirli hareketlerle soyundum, kendimi hızla duşa attım.

Beş dakika geçmeden yanıma sokulan bedeni beni kollarına aldı, üstümüzden sular çağlarken kollarıyla sımsıkı sarıyordu vücudumu. Bir süre sonra birbirimizi yıkayıp duştan çıktık, doğru düzgün konuşmamıştık bile.

Başımla yatağı gösterip 'yat' dedim. Dudağını ısırıp uzandı, merakla bana bakıyordu. Çekmecedeki jeli alıp yatağa attım, üstüne çıkıp dudaklarına kapandım.

Yavaşça gevşeyen bedeni rahatlıyordu, onu hızla ters çevirip sırtındaki her noktayı öpmeye başladım. Boğuk bir sesle inliyordu, kalçasını havaya dikip sert bir tokat patlattım.

Rengarenk bir küfür savurdu ortaya, bir tane daha vurunca sadece tısladı. Vurduğum yeri okşadım ve eğilip öptüm, dilimi kızarıklığın üzerinde gezdirdim. Yavaşça deliğine geldiğimde kıpırdandığını fark ettim, birden deliğinin üstüne hafif bir tokat attım.

Kalçası hafifçe dışa çıktı, ıslak bir şekilde yalamaya başladığımda derin bir nefes aldığını duydum. Onu öyle hırsla yalıyordum ve dilimle beceriyordum ki, inleyen sesi odada yankılanıyordu.

Jeli alıp elime sıktım, iki parmağım rahatça içine girmişti. Onu parmaklarken belini öpüp sertçe emiyordum, kavruk teni emilme izleriyle dolmuştu. Diğer iki parmağımı da birer birer ekledim, bol bol jel olduğu için rahatça kayıyordu.

Yeterli olduğuna inanıp kapanmayan deliğine biraz daha jel sıktım, kendimi içine iterken gözleri gözlerimdeydi ve beni delirtecek kadar arzu dolu bakıyordu.

Dibini bulup kalçamı içindeyken yuvarladım, boğuk bir sesle inleyip başını yastığa bıraktı. Hareketlerimi hızlandırıp Oktay kasılmaya başlayınca duruyordum, delirmişti.

Beni arkasından itip yatağa savurduğu zaman piç piç sırıttım, hızla üstüme çıkıp içine aldı. Doluluktan gözleri kaymıştı, suratı mükemmel bir ifadeyle şekillenirken yüzümü tek eliyle sıkıp dudaklarıma kapandı ve inip kalkmaya başladı.

Çok yakındım, o gelmeden rahatlamak istemesem de kendimi tutamayıp büyük bir haykırışla içine boşaldım. Bana hafifçe sırıtıp üstümden kalktı ve hiç aklıma gelmeyecek bir şey yaptı.

Bacaklarına süzülen sıvılarımı alıp benim deliğime yedirdi ve kısa süre parmakladı. Kendini içime iterken elimi tutup deliğine yönlendirdi, iki parmağımı içine sokarken deli gibi girip çıkıyordu.

Bir kaç dakika sonra içimdeki yoğun sıcaklıkla geldiğini anladım, yorgun bedeni üstüme yığıldı. Klima açık olsa da ter içinde kalmıştık, ama kıpırdamaya niyetim yoktu.

"Ne olduğunu anlat, ne diye celallendin?" Elimi boynumu gıdıklayan saçlarına attım, siyah tutamları sakince okşadım.

"Bir daha hastaneye gelmek yok, birileri benim kocama aşık oluyormuş neredeyse... kadını yolacaktım." Kafasını kaldırıp inanmayarak bana baktı, yüzü muzip bir sırıtışla kaplanırken başını iki yana salladı.

"Ele kızıp beni sikiyün, kitabıma üstümden geçtin. Ben ne yaptım sanki?" Zevk dolu bir ifadeyle dudaklarımı ısırdım.

"Sen böyle çekici olmasan kimse bakmazdı, giyiniyorsun geliyorsun Muzo'nun yanına. Herkes bakıyor, millet hayallere kapılıyor." Omuz silkip iki kelimeyle beni sakinleştirdi.

"Ben seninim." Başımla onayladım.

"Oktay sadece Gökay'ın ve Gökay da sadece Oktay'ın..." dudaklarımı öpüp beni yatağa bastırdı.

"Böyle kıskanıp üstüme atlayacaksan uslu durmam arada, dedim topal kalacağım kesin bugün." Gülüp boynunu öperken tekrar derin nefes almasıyla sesli bir kahkaha attım.

"Oktay, daha yeni seviştik. Bu ne hız.." gözlerimin içine bakıyordu aşkla, dudağıma minik bir öpücük kondurdu.

"Senin kokuna bile hastayım, gülüşüne, şimdi bir de kıskançlığına vuruldum. Daha neyin kaldı aşık olunacak, ha yavrum?" Sözleri kalbimi yerinden oynatıyordu, dudaklarına masum ama uzun bir öpücük kondurdum.

İkimizin de gözleri kapalı sadece o ufak öpücüğün verdiği tatlı hisle doluyduk, dudaklarımız birbirinden ayrılmak istemiyordu sanki. Biz birbirimize o kadar çok odaklanmıştık ki dışarıdan gelen sesleri fark etmemiştik.

Cama gelen taş, camı kırarak yatak odasının ortasına düşerken hızla kendimi yerde buldum. Oktay beni ince pikeyle bir yere sermişti, korku dolu gözleri kocaman açıktı. Bir taş daha diğer camı tuz buz ederken beni kendi bedeniyle korumaya aldı.

Dışarıdan gelen kadın sesi ve diğer camların kırılması yüzünden ayağa kalkmama izin vermiyordu. Telefonuna uzanıp birini aradı ve bir kaç dakika sonra tüm sesler kesilmişti.

Adana Kekosu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin