11. Bölüm《Altın Kafes》

660 28 6
                                    


Yeni bölümle merhabalar💚


Duştan çıkıp kurulandım. Pijamalarımı giyip havluyu saçlarıma sardıktan sonra mutfağa geçip bir bardak su doldurup içtim. Ardından kendime yemek için işe koyuldum.

Bir buçuk saat sonra plavım, tavuk sotem ve cacığım hazırdı. Pilavım dinlene kadar saçlarımı kurutmak için mutfaktan çıktım.

Saçlarımı makineyle kurutup ardından biraz bakım yağıyla yumuşattım. Sonra tarayıp odamdan çıktım.

Abimin kapısının önünden geçerken buruk bir şekilde gülümsedim. Onun bana hep söylediği gibi hayatta kalmaya çalışıyordum. Dilime dua alıp ona dua ettikten sonra bakışlarımı kaçırıp mutfağa ilerledim.

Tabakları doldurup masaya bıraktıktan sonra ilerleyip ekmek alıp yerime oturdum. Kendime özenli bir masa hazırlamak istemiştim.

"Afiyet olsun" dedim kendime. Sonra elime çatalı alıp pilavdan bir çatal aldım. Bir anda çalan kapıyla kaşlarım havalandı.

Kimdi ki bu saatte?

Çatalımı bırakıp yerimden kalktım. Kapı bir kez daha çalarken hızlı adımlarla mutfaktan çıkıp odama geçtim ve bir yazma alıp çıktım.

Kapının önüne geldiğimde delikten bakmamla karanlık olduğunu gördüm. Otomatik ışık sönmüş olabilirdi.

Şu birkaç gündür cesaretim tavan yaptığı için düşünmeden kapıyı açtım.

Üç gündür görmediğim kişiyi görmemle şaşkınlıkla kaşlarım havalandı.

"Niye kim o sorusunu sormadan açıyorsun kapıyı?" Tek kaşımı kaldırdım.

"Sizin bu saate burada ne işiniz var acaba?"

"Önce sen soruma cevap ver."

"Canım o soruyu sormak istemedi. Şimdi sıra sizde." Kaşlarını çatıp beni kenara çekti ve içeri girdi. Kapıyı kapatıp ayakkabılarını çıkarıp vestiyere koydu. Ardından ışığı açık olan mutfağa doğru ilerledi.

Şaşkınlıkla arkasından baktım. Kendi kendini buyur etmişti bile beyimiz. Kaşlarımı çatıp arkasından ilerledim.

Mutfağa girdiğimde yerime oturmuş kendime hazıladıklarımı yemeğe başladığını gördüm.

"Afiyet olsun." Dedim kollarımı birleştirirken. Pilavdan bir çatal aldı.

"Gel beraber olsun." Dedi. Sakin kalmaya çalışıp aç karnımı doyurmak için dolaba ilerleyip tabak çıkardım kendime.

Önümdekileri ufak ufak yerken gözlerimi ona çevirdim. Plava son çatalı vurup bana baktı ve tabağını kaldırıp uzattı.

"Biraz daha pilav alabilir miyim" dedi. Çatalımı bırakıp başımı salladım ve tabağını alıp yerimden kalktım.

Tabağı iyice doldurup tencerenin kapağını kapattım. Arkamı dönüp ilerledim ve tabağı önüne bıraktım.

"Teşekkür ederim." Dedi. Başımı Sallayıp geri çekildim ve yerime geçip oturdum.

Et soteye bir çatal daha vurup doyduğumu hissettiğimde çatalımı bıraktım. Başımı kaldırıp ona baktığımda tabağını çoktan bitirmiş ve arkasına yaslanmış bir şekilde beni izlediğini gördüm.

"Ellerine sağlık." Başımı salladım.

"Afiyet olsun."

Sonra aramızda bir sessizlik oldu. Yeşilleri uzun uzun üstümde gezindi.

ATEŞBARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin