21. Bölüm《Dilhun》

521 23 4
                                    


İyi okumalar ✨

Dilhun: Kalbi kan ağlayan, çok üzgün olan kimse.



                                                🖤🖤



"Gerçek ne gördüğündür ne de bildiğindir. Sadece olması gerekendir."

~Duhan Arslan

 

         
                                                     ~~



"Niye vazgeçtin kafeden?"

"Açmak istemiyorum."

"Ama neden?"

"Geri dönelim mi Mihra?"

"İstanbul'a mı?"

"Evet."

"Ama burayı çok sevdiğini söylemiştin."

"Artık o kadar da sevmiyorum."

"Abla ne oluyor?" Dememle gözleri dolu dolu baktı.

"Emir'i özledim." Benimde gözlerim hızla dolarken ilerleyip kollarımı ona sardım. Ellerini belime sarıp yüzünü boynuma gömdü.

"Onu orada yalnız bıraktık." Demesiyle yüreğim sıkıştı. Gözlerimi kapatıp yaşlarımın akmasına izin verdim.

Ayşin abla ağlamaktan bitap düşüp kollarımda uyuyakalırken yerimden kalkıp onu dikkatle yatırdım. İlerleyip diğer koltuğun üstündeki battaniyeyi alıp açtım ve yavaşça üstünü örtüp saçlarına bir öpücük kondurdum.

Evden çıkıp kapıyı kapattım. Ağır adımlarla yolda ilerledim.

Küçükken bir hocam bize, bütün insanlar nankördür derdi. O yaşımda anlamamıştım ama büyüdüğümde insanları tanıdıkça hocamın haklı olduğunu düşünmüştüm. Sonra bir gün derste aynı sözünü tekrar edince hızla yerimden kalkıp bütün insanların öyle olmadığını söylemiştim.

Örnek vermemi istemişti. Gururla abimden ve benim için yaptıklarından bahsetmiştim. Hocam gülümseyip 'abin bir gün başka bir hayat için mücadele ettiğinde anlayacaksın ne demek istediğimi' demişti.

Abim öldüğünden beri bunu düşünüyordum. Başka bir can için onu çok seven bizi yakmıştı.

Ama o can Duhan'a aitti dedi içimdeki ses. Duhan'sız bir hayat ister miydim? Hızla başımı olumsuzca salladım. Ne olursa olsun onsuz asla yaşamak istemezdim. Bu soruyu sormak bile kendime öfkelenmemi sağlamıştı.

"Yenge" diyen sesle başımı kaldırdım Barlas hızla bana doğru gelip üstündeki ceketi çıkarıp omuzlarıma örttü.

"Ne işin var bu saatte dışarda?" Dolan gözlerimi kırpıştırdım. "Hava almak istedim." Kaşları havalandı. "Niye ağlayacak gibi duruyorsun?" Gözlerimi kırpıştırdım. "Sanane" alınmış gibi baktı. "Aşk olsun yenge biz iyi arkadaş olduk sanıyordum."

Dediğimden pişmanlık duydum. "Özür dilerim biraz kendimi kötü hissediyorum." Dedim mahçup bir sesle. Kaşları anlamak ister gibi çatıldı.

"Duhan'ı çağırmamı ister misin" başımı hızla iki yana salladım. "İstemem!" Gülümseyip mesafe bırakarak yanıma oturdu.

"Ona çok kızgın olduğunu biliyorum ama keşke onu bir kere dinlesen." Omuz silktim. "Birlikte olduğu kadınları dinlemeye tahammülüm yok."

"Düşündüğün gibi değil o iş." Kaşlarımı çattım.

ATEŞBARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin