29. Bölüm《Şikâr》

554 33 4
                                    


Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin. Ben yorumlarınızı okurken istemsizce gülümsüyorum. Sizden dönüt almak beni gerçekten mutlu ediyor.

İyi okumalar, seviliyorsunuz 🌺

Şikâr: Av, Avlanan


                                                ~~


Yazar'dan

"Mithat Keklik, on senedir uyuşturucu işinde. Flakka, Eroin, Ekstazi... Ne ararsan var herifte. Küçük başlayıp hızlı gidenlerden kendisi. Şimdiden pazarın %40 ını almış bile." Dedi Barlas.

Genç adam silahını temizlerken hafif gülümsedi. "Kimin kuyruğuna bağlı?"

"Varol'un." Dedi Barlas. Genç adam silahını temizlemeyi bırakıp yerinden kalktı.

"Gidiyoruz."

"Nereye?"

"Keklik avına." Barlas duyduğuyla gülümsedi.

"Av tüfeğimi hazır edeyim öyleyse." Demesiyle genç adam hafif dudaklarını kıvırdı.

Barlas, Mithat'ı ağaca bağladıktan sonra geri çekildi.

"Yanlış yapıyorsunuz Varol sizi yaşatmaz." Genç adam ellerini cebine sokup ona korkarak bakan adama baktı.

"Seni sahibin avlayacak. Bizlik bir durum yok."

Barlas gülümsedi. "Çok ses çıkarırsan kurtulursun belki." Dedi ve ekledi. "Özellikle de keklik sesi." Mithat korkuyla baktı.

"Kimsiniz lan siz?" Barlas, Duhan'a bir bakış attı.

"Onu tanımıyor musun?"

Mithat karşısındaki adama baktı. Onu tanımak için inceledi. Gazap kelimesinin vücut bulmuş haliydi. Kumral saçları ve ürkütücü yeşil gözleri tasvir edilen birine uyuyordu. Bir anda gözleri korkuyla açıldı.

"Duhan Arslan." Dedi titreyen sesiyle.

"Ta kendisi!" Dedi Barlas. Mithat hızla başını iki yana salladı.

"Hayır, hayır! Ölmeyeceğim... İmdaaat! Yardım edin lan." Diye bağırdı korkuyla.

"Bağırmak iyidir." Dedi Barlas sonra bir korumaya işaret verdi.

Koruma, Mithat'ın ağzını bantlayıp ağacın üstüne ses bombasını astı.

"Bir kontrol et." Dedi Barlas. Koruma başını sallayıp elindeki telefondan keklik sesi açtı. Mithat gözlerini irice açıp hızla başını iki yana salladı.

Barlas gülümseyip Duhan'a baktı. "Keklik hazır Patron." Dedi. Genç adam Mithat'a baktı.

"Çaresizliği hissetmen için şekerlerinden vermedik."

Mithat sattığı kadar da bağımlısıydı bu meretin. Duhan Arslan onu ayık tutarak en büyük cezayı veriyordu aslında.

"Efendim Varol Varban'ın aracı alana girmek üzere." Diyen korumayla genç adam başını salladı.

Varol Varban araçtan inip derin bir nefes çekti içine.

"Dağ havası gibi yok be Haktan." Dedi. Kardeşi arabadan inip gülümsedi.

"Öyle valla abi." Dedi ve ekledi. "Önce yemek mi yiyelim yoksa hemen ava mı geçelim?"

Varol tek kaşını kaldırdı.

"Yemekte Keklik var mı?"

"Yok abi." Dedi Haktan gülerek.

"O zaman o yemek değildir koçum." Dedi ve korumaya elini uzattı. Koruma hızla ilerleyip tüfeği uzattı.

ATEŞBARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin