instagram: avcismy
KISIM BİR
SONUN BAŞLANGICIDerin bir nefes aldığınızda, ciğerlerinize dolan havanın içinde mevsimlerin o muazzam kokusunu hissedebilirsiniz. Ben en çok ilkbaharın kokusunu severim; mesela ağaç dallarında henüz açmış leylakların kokusunu. Çiçekler dallarında renk renk göz ziyafeti sunarken bizlere, aklım düşüncelere takılıyor. Zaman akıp giderken farkında olmadan insanlar, değişim bile değişirken sabit kalan tarihi zaferler, savaşlar ve ölümler, diplomasiye kurban gitmiş hayatlar, aşklar, hayaller, beklentiler, umutlar... Daha nicesinin örneklerini taşıyan bu hayatın içinde bir yerlerdeyim fakat gerçekten yaşıyor muyum bilmiyorum çünkü yaşamak için nefes almak yetmiyor. Yaşamak için üzülmek gerek; ağlamak, acı çekmek, yıpranmak, uğraş vermek... Öyle ki mutluluğun kıymeti anlaşılabilsin.
Dün, bugün ve yarın. İşte ben buyum.
Gözlerinizi açın ve toprağa bakın. Ağaçlara bakın. Çiçeklere bakın. Gökyüzüne bakın. Merak etmeyin gökyüzü hala aynı, değişim yeryüzünde.
6 Ağustos 2132
Devasa gökdelenlerin yükseldiği kent merkezine hiç bu kadar yakından bakmamıştım. Kendi eksenim etrafında istemsizce birkaç tur atarak beni dehşete düşüren yapıları inceledim. Anasiyam'ın farklı kültürlere ev sahipliği yapan metropoliten bir kent olmasından ötürü olsa gerek farklı tarzlarda mimari yapılar göze çarpıyordu. Tek tek incelendiğinde birbirinden farklı duran bu yapılar, birlikteyken bütünlük oluşturuyordu. İçlerinden birkaçı ise, orta katlarında bulunan toplu taşıma durakları ile birbirine bağlantılıydı.
Hayretle aralanmış dudaklarımı birbirine bastırdıktan sonra kendi eksenim etrafında turlamayı kestim. Baş döndüren ihtişamlı binaların arasında sıkışmış ve küçücük kalmış hissettim. Birazdan yola çıkacağımı ve bu şehrin beni korkutan havasından uzaklaşacağımı içimden tekrar ederek rahatlamaya çalıştım. Aksi takdirde binlerce kamera tarafından izlenirken, neon ışıklar yüzüme vururken ve her yeri saran holografik reklam panoları ile zihnim sürekli uyarılırken aklımı kaybedecek gibi oluyordum.
"Kentin çeperinde ağdan uzak bir yaşam sürmek varken neden tüm bu insanlar burada yaşamak istiyor?" Hafifçe kafamı çevirip annemin yüzüne baktım. Her bir mimiğini görmek istemiştim. Annem havada süzülen araçlardan gözünü ayırmaksızın "Çünkü onlar ağa bağımlı." dedi. Dudağı hafifçe alaycı bir kıvrımla şekillenmişti. Çenesi dikti. "Şebekenin ulaşmadığı ya da buradaki gibi teknolojinin hâkimiyeti altında olmayan yerlerde nefes alamazlar."
Elim hızla inip kalkan göğsümün üzerine gitti. "Ama bu..." dedim tam olarak ne demek istediğimi kendim dahi bilemezken. "...vahşice bir şey. Yani bunca yıl görmek için can attığım, her gün projeksiyondan yansıtarak hasret giderdiğim şehir merkezi gerçekten burası mıydı?" Hayal kırıklığım sesime yansıdı.
Şehri izliyordum, organik bir görüntü değildi bu. Aksine binaların yırtıcı bir görüntüsü vardı. Buna rağmen kentin göz kamaştırıcı ışıltısı beni bile birkaç saniye içerisinde etkisi altına almayı başardı. Kimi binaların tepesinde uzun ince çelikten uzuvları bulunuyordu. Bu uzuvlar verici görevi üstleniyordu. Kimi binalar ise yalnızca konutlara ayrılmıştı. Ticari fonksiyonlar üstlenen yapılar hemen dikkat çekiyordu. Girişlerinde özel araçların park edebilecekleri geniş pistler bulunuyordu. Ön cepheleri ise LED ışıklarıyla birlikte kocaman bir renk cümbüşüne dönüşmüştü. Fakat yine de tüm bunlara rağmen Anasiyam'ın merkezi soğuk gri bir kent görünümündeydi. En azından bana hissettirdiği buydu.
Annem uzun bir süre üzgün gözlerle şehre baktıktan sonra iç çekerek yüzünü bana çevirdi. "Bunca zaman seni buradan uzak tutmuşken şimdi kendi ellerimle şehrin insanlarına karışman için gönderiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Tutulması
Science FictionThe Wattys 2016 Çığır Açanlar Kazananı Dex İlk Romanım yarışması üçüncüsü 'Bebeğin için bir aile buldum. Onlara bebeğinin bir gün seni bulmak için Zübde-i Tin'e gitmesi gerektiğini söyle. Sevgilerle K.' Şizofreni hastası bir genç kızın, bu notla bi...