1.5

5.5K 637 208
                                    

instagram: avcismy

Çocukluğumu anımsıyorum. Henüz beş yaşındaki hallerim düşüyor aklıma. Pencerenin kenarından şehri izlerdik. Işıklar bize yansırdı. Biz şehrin karanlık diğer yarısında kendi hayatlarımızı yaşardık. Annemin; anneciğimin beni kollarının arasına alıp uzaklara bakarken anlattığı masalı hatırlıyorum. Rengarenk tüyleri olan tavus kuşunun büyüleyici güzelliğine sahip bir başka kuşu anlatırdı. Bazen bilge, bazen de şifacı olarak anlattığı kuş; öleceğini anladığı an kendine bir yuva yapar ve güneşe bedenini teslim ederdi. Yaşamak için önce ölmesi gerekiyordu.

Ruhumun derinliklerine işleyen anka kuşunun, hayat mücadelesinde ne olursa olsun savaşmayı sürdürmek zorunda olduğumu kulağıma fısıldadığını hayal ediyorum. Derinliklerimde Anka Kuşu'nun ruhundan bir parçayı muhafaza ediyormuşum gibi geliyor. Belki de onun özüne sahip parçalar dağılmıştı yeryüzüne ve ben o ufak parçalardan birini bulmuştum. Kim bilebilir ki? Sonsuz bilinmeyenli yolculuğumuzda mümkün olmayan ne olabilir? İnsanoğlu uçmak istedi ve uçtu, uzaya çıkmak istedi ve çıktı, yer çekimini kaldırmak istedi ve kaldırdı! Hayal edebildiğimizde yapabildiğimizi gördüm.

Hatta belki de Simurg'un yanışı benliğini kaybedip bütünlüğe kavuşmasıydı. Bilgelerin en bilgesi olmak, evrenin bütün sırlarına ulaşmak ve çok daha ötesinde... Laplace şeytanı'na varmak...

Düşünceleri zihnimden savuşturup iç çektim. Derse girme hevesim çoktan kaçmıştı. Yavaşça bileğimi ovuşturup iletişim cihazını çalıştırdım. Parmak uçlarım tenimde gezinirken annemi aramam için gereken dokunuşları yaptım. Geçen saniyelerin sonunda bileğim tatlı bir titreşimle hareketlenerek damarlarımı gıdıkladı.

"Gece?" diye bir mırıltı yükselti derimin altından. Annemin sesi uzaktan ve boğuk geliyordu. Daha önce onunla bu şekilde konuşmadığımı fark ettim. Bileğimi dudaklarıma doğru yaklaştırırken ilk birkaç saniye ne diyeceğimi bilemedim. Sonunda "Benim anne." diyebildim. "Bugün biraz dalgınım o yüzden küçük bir kaçamak yapıp derse gitmedim. Öyle boş boş geziyordum, aklıma geldiniz." Güldüm. "Özlediniz mi beni?"

Önce bana kızacak gibi oldu. Derse girmemiş olmamı problem edecekti ama herkesin içinde kontrolü kaybetmemden daha çok korktuğu için bana güvenerek kararımı sorgulamadı ve bu konuyu es geçerek "Özlenmez olur mu hiç? Evin içi bomboş gelmeye başladı." dedi. "Meğer evdeki bütün gürültünün sebebi senmişsin." Uzakta da olsam annemin yüzündeki bütün mimikleri hayalimde canlandırabiliyordum. "Aslında iyi bir şey bu. Kafamızı dinliyoruz. İkinci bahar dedikleri bu olsa gerek. Babanla ilk evlendiğimiz zaman gibi o ve ben romantik anlar yaşıyoruz."

Kinaye yaptığının farkındaydım. "Halinizden memnun olmanıza sevindim."

"Sen mutlu musun peki?" Sesinde tonda tedirginlik vardı.

"Bilemiyorum anne. Kafam biraz karışık. Ne yapacağımı, onları aramaya nereden başlayacağımı tam olarak kestiremiyorum. Kocaman bir denklem havuzunda kaybolmuşum gibi geliyor. Doğru formülü bilmeden yolu bulamam."

"Öyle ya da böyle sen tercihini yaptın ve gittin tatlım. Şimdi senelerce kavuşma hayali kurduğun aileni bulabilecek konumdasın. Bundan sonra neler olacağını birlikte göreceğiz." Kısa bir süre duraksadıktan sonra anlayışlı bir ses tonuyla konuşmaya devam etti. "O gece annen seni bize getirdiğinde endişeli görünüyordu. Aslında seni terk etmek istemediğini fakat buna mecbur bırakıldığını anlamıştım. İtiraf etmeliyim, acınası bir durumdaydı. Öfkeyle beni süzüyor fakat hemen sonra şefkatle sana bakıyordu. Beni; bebeğine yani sana layık görmemiş olsa gerek ki, çoğunlukla yüzüme bakmaksızın konuşuyordu.

Gece TutulmasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin