Gece'nin bebeğiyle birlikte zamanda sıçramalar yapması, onun günden güne tükenmesine neden oluyordu. Ve bu bebeğe zarar veriyordu. Fakat oyuna devam etmeliydi. Kollarını iki yana açarak kafasını geriye atmasıyla birlikte zaman onu yuttu. Mekânsal değişim geçirirken yaşadığı sarsıntı yaptığı yolculukların ardından iyice azalmış, artık bu sarsıntıları hissetmiyor gibiydi.
Şık görünen ayakkabılarının üzerinde salınarak yürüdü. Acelesiz tavrına rağmen oldukça heyecanlıydı. Emin adımlarla restorana giriş yapıp etrafı taradı. Bir görevli kadının yanına yaklaşıp aradığı masayı gösterdi. Bu sırada Yağız, Gece'yi geldiği ilk saniye fark etmişti. Sandalyesinden kalkıp kadına yer verirken âdemelması hareket etti.
Gece kendisi için ayrılan sandalyeye otururken, Yağız onu ve onun iyice belirgin hale gelmiş karnını izliyordu. Kendi zaman dilimine göre; aralarındaki yaş farkı giderek açılıyor ve Gece hep genç kalıyordu. "Gün geçtikçe yaşlanıyorum. Sen ise hep 22."
"Seni terk etmemden mi korkuyorsun?" dedi kadın gülerek fakat adamın "Ettin zaten." demesi üzerine gülüşü soldu. Yağız yaptığı hatayı fark ederek uzanıp Gece'nin ellerini tuttu. "Öyle demek istemedim."
"Sadece..." dedi Gece çatlak bir sesle. "Bu gerçek içimi ürpertiyor."
Yağız üzgün gözlerle kadını izledi. "Sadece o günü unutamıyorum, hepsi bu."
Gece bu konuşmaya daha fazla devam edemeyeceğinin bilincinde olarak ellerini kucağına doğru çekti. "Bana içini dökmek istediğini biliyorum ama yaşananları anlatırsan senin gerçekliğin benim gerçekliğime dönüşür. Belki o günü bilmezsem, başka türlü yaşama sansım olabilir."
Yağız'ın gözleri bir anda heyecanla parıldadı. "Sahiden olanları değiştirebilir misin?"
Gece başını iki yana salladıktan sonra "Gördüğün ve yaşadığın olayları değiştirmem mümkün değil ama aldatıcı bir yol bulabilmeyi umuyorum." açıklamasını yaptı.
Yağız çaresizliğe boyun eğip arkasına yaslandı. "Sen gelmişsindir diye, kulağıma çalınan herhangi bir tıkırtıda heyecanlanıyorum." Güzel kadın duydukları karşısında elini buz kesen yüreğinin üzerine götürüp bluzunu sıktı. Gözleri Yağız'ın gri irislerini buldu. "Çoğunlukla da nedeni sen olmuyorsun."
"Sakın beni bekleme... Beklersen diğer bütün güzel anları kaçırırsın."
Yağız'ın aklında başka bir soru vardı. Zihninden dağılıp diline dolanan düşünce, ani bir kuvvetle dışarı aktı. "Lovell'ın ölümüne nasıl göz yumabildin?"
Gece irkilerek bakışlarını sevdiği adamın gri irislerine çevirdiğinde orada vuku bulan yargıçla karşılaştı. Ancak o yargıcın katı suretinin ardında affetmeyi bekleyen şefkatli gözler saklıydı. En azından genç kadın buna inanmak istedi. Açıklamayı yaparken gözlerine dolan yaşları yanağına bırakmaktan çekinmedi. "Bunun gerçek bir açıklaması var mı bilmiyorum. Tek diyebileceğim, yaşanması gerektiği için yaşandığıdır. Açıklaması hem bu kadar basit hem de bir o kadar karmaşık... Aslında temelde ölmek için yaşamak ilginç bir paradoks."
* * *
"Neredeydiniz?" diyerek bağıran adamın sesini tanımıştı Gece. Aaron'dı. "Lovell nerede?" Kafasını çevirip etrafına bakındığında arkadaşlarını karmaşanın ortasında buldu. Duvarın ardına sinerek onlardan saklandı.
"Yolda onunla karşılaşmadın mı?"
Aaron kafeteryaya geri dönmek için öne atıldı fakat Kalis onu kolundan yakalayıp durdurdu. "Bu bir tuzak Aaron. Gidersen..." Sarışın kadın duraksadı. "Lütfen dikkatli ol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Tutulması
Science FictionThe Wattys 2016 Çığır Açanlar Kazananı Dex İlk Romanım yarışması üçüncüsü 'Bebeğin için bir aile buldum. Onlara bebeğinin bir gün seni bulmak için Zübde-i Tin'e gitmesi gerektiğini söyle. Sevgilerle K.' Şizofreni hastası bir genç kızın, bu notla bi...