O zamandan sonra onunla çıkmaya başladık. Bir ay birbirimizle dolu dolu geçti.Gezdik eğlendik, sahilde el ele yürüdük. Her geçen gün ona daha fazla kapılıyordum. O da bana daha fazla aşık oluyordu. Kraliçe Petunya Zümrüdüanka'da çıldırıyor, işleri takip etmediğimi,annene takılıp kaldığımı söyleyerek fırtına estiriyordu. Ama benim hiçbir şey umurumda değildi. Teyzen iş icabı bir haftalığına İtalya'ya gidecekti. Annen de ona taşınmamı teklif etti. Ben kabul ettim ve bir haftalığına Dünya'da kalacağımı söyleyerek eşyalarımı topladım ve saraydan dışarı çıkmak üzere hazırlandım. Annem ve Petunya kesinlikle buna izin vermiyordu. Petunya, Funda ile kalacağımı biliyor ve gidersem ona zarar vereceğini söylüyordu. Ben, eğer böyle bir şey yaparsa onu Lamippas'a geri göndereceğimi söyledim ve sessizce sarayda oturmasını emrederek annenin yanına taşındım.
Arkamdan ne konuşuldu; ki epey tantana çıkmıştır umurumda değildi. Dedim ya hayatımda ilk kez aşık olmuştum. O bir hafta hayatımdaki en güzel bir haftaydı. İşte meleğim sen o bir haftanın meyvesisin dedi alnıma bir öpücük kondurarak. Gitmeme bir gün kala kapı çaldı. Ben banyodaydım kapıyı annen açmış, kapıdaki kişi Petunya imiş. Her şeyi annene anlatmış. Dünyalı birine söylenmemesi gereken her şeyi annene söylemiş. Kaf Dağı'nda yaşadığını, kendisinin benim karım olduğunu, benim kral olduğumu söyleyerek annene olmaz hakaretler etmiş. Sonra da antredeki aynadan geçerek saraya geri dönmüş. Giderken de annene, beni bırakmazsa onu yerle bir edeceğinin tehdidini vermiş. Banyodan çıktığımda annen sinirle beni bekliyordu. Petunya'nın geldiğini ve kendisine hakaret ettiğini anlattı. Daha da kızdığı benim evli olmamdı. Ben bu evliliği isteyerek yapmadığımı söyledim, ancak anneni bir türlü ikna edemedim. Annen bağırıyor,sinir krizi geçirerek beni evden kovuyordu.
Ben, sinirle saraya döndüm. Döndüğümde Konsey toplanmış ve annenin infazına karar vermişti. Kraliçe Petunya, bire bin katarak konseyi etkilemişti. Annenin ona zarar vermek üzere olduğu yalanını söyleyerek iftiralarla konseyi kandırdı. Konsey, Lamippas varisinin can güvenliğini korumak adına annenin infazına karar verdi. Ben bunların doğru olmadığını anlatsam da mevcut durumda kimseyi inandıramamıştım. Konsey ancak tek şartla annen üzerindeki infaz kararını kaldırdı. Bu da bir bebekti. Doğacak bir bebek, iki asil kanı birleştirecek ve ceza kalkacaktı.Tabi ki bunda Kraliçe Petunya'nın da etkisi büyüktü. Çünkü Konsey, her iki ülkenin de üst düzey görevlilerinden oluşmaktaydı. Zümrüdüanka işlerin başında durmamı istiyor;Lamippas da, varislerini verdikleri kralın, varislerine zarar vermemesi gerektiğini söyleyerek yeni bir varis istiyordu. Zaten Kraliçe Petunya da o arada hamile kaldı ve Karamel doğdu. Tabi sen de bir gün farkla doğdun. Ancak Karamel'in doğması bir şeyi değiştirmedi.Hatta hayatımın hatası diyebilirim. İki ülke arasında, cadıların ve karabüyücülerin doymak bitmeyen isteklerinden dolayı kavgalar daha da arttı, sonra savaş çıktı. Ve kraliçe Petunya bu savaş sonucunda canına kıydı.
Hala o kafamı kurcalayan bir sorudur biliyor musun? Yani neden canına kıydığı? Büyük yangından sonra; ki o olayı biliyorsun. Karamel'in yanına gittim.Ona ninni söyleyerek uyuttum. Kraliçe Petunya'ya bakmak için yatak odasına gittiğimde o yoktu. İçeride yatak odasına bağlı salonda, şöminenin başında cansız cesedi ile karşılaştım. Yerde bir şişe zehir vardı. Sanırım Lamippas'ın yenilgisini hazmedememiş canına kıymıştı. Çünkü Lamippaslılar ölüleri ortaya çıkarmak için gerekli zamanı bulamamışlardı o zamanlar. Ancak bunu bile benim üzerime yıkmaya çalıştılar. Onu benim öldürdüğümü söylediler. Tabi ki o zaman ülkemiz çok güçlüydü ve bu pembe ay saçmalığının son günüydü. Zümrüdüanka'nın büyük ordusu güçlüydü. Savaş bitti ve pembe ay söndü.
Biliyor musun meleğim? Bizim ülkemizin ismini aldığı efsanevi Zümrüdüanka kuşu o anda tüm Kaf Dağı'na müdahale etti. Hani siz dünyada Kaf Dağı'ndaki Zümrüdüanka kuşundan bahsedersiniz ya, işte o Zümrüdüanka kuşu. Ah ah onu görmeni isterdim... O kadar ışıltılı o kadar narin ve devasa bir kuştur ki... İşte o anda Zümrüdüanka kuşu kanatlarından yayılan ışıkla tüm Kaf Dağı'nda zamanı dondurdu.Hatta sadece Kaf Dağı'nda da değil, kaf kanlı herkes için zaman 25 yıllığına dondu. Yani prensesin uykusuna dalması gibi düşünebilirsin bunu. Saatler geçiyor ancak Kaf Dağlılar kıpırdamıyor ve buz misali donuk kalıyordu.
Kaf'ın uykusundan uyanalı daha 15 yıl oldu. Ama nedense beni bu uykunun dışında bıraktı. Sanırım beni, tüm Kaf Dağı'nı yeniden düzenlememle görevlendirmiş olmalı diye düşündüm ve her iki ülkeyi de sihirlerle yeniden yapılandırdım. Biliyor musun küçüğüm? Buradaki zaman donukluğu Zümrüdüanka kanından olduğun için sana da işledi. Mesela sen şu anda 40 yaşında olman gerekken 15 yaşındasın. 25 yıl sen de annen de uyudunuz ama bunu kimse fark etmedi. Vücut yaşınız donmuş gibi hareket etti Dünya'da bu sürede. Ben de bundan istifade işte seni ara ara görmeye geldim meleğim" dedi alnıma bir öpücük kondurarak.
Sonra gerindi ve, "Ah zaman dedim ya... Zaman her şeyi çökertiyor" dedi. "Zamanla Zümrüdüanka'da da cadı kanlı periler çoğaldı, savunma sihirlerine ne kadar önem versem de onlar o kadar bu yoldan çıkma eğilimindelerdi. İşte netice... Canım ülkem,Zümrüdüanka'm düştü" dedi. Ben, "Peki baba beni öğrendiğinde ne yaptın?" diye sordum. Babam, "Çok şaşırdım.Çok da sevindim meleğim biliyor musun? Çünkü sen bir numaralı varis olmuştun.Benim aşkımın meyvesi olarak. Ancak kimsenin bundan haberi yoktu. Ama bunu kimseye söyleyemedim. Dedim ya, yanınıza gelmem felaket sonuçlar doğurabilirdi, ikiniz için. Uzaktan seni takip ettim. Her türlü tehlikeden korudum. Hatırlıyor musun? Hani bir trafik kazası geçirmek üzereydin.Seni o kazadan arabanın önüne atlayan bir köpek kurtarmıştı.İşte o bendim. Ben zaten Dünya hayatında ölemezdim. Seni korumak için her şeyi yaptım. Ama sana hasrettim. Evdeki ufak kedin kılığına girer ara ara sana yaklaşırdım hasretimi tamir etmek için. Seni hep takip ettim. Ama sana uzaktım. Ancak ne zaman ki annen eceli ile öldü, Konsey kararı da imha oldu. Ben de seni aldım yanıma getirdim bir tanem" dedi. Ben babama daha da sarıldım. "Yani bizden bizim için vazgeçtin değil mi babacığım?" dedim. Babam daha da sıkı sarılarak, "Evet meleğim sadece sizin için" dedi.
"Ne çok konuştunuz ya! Susun artık sizi zavallılar!" diye bağırdı kapının önündeki emegen. Kirli ağzından damlayan yağ damlalarıyla biz acıkmışken,o elindeki kuzu budunu kemirmekle meşguldü. Ama zaman da dolmuştu. Babamla konuşa konuşa, ağlaşa ağlaşa şafağı etmiştik. Hayatımın son ve en güzel gecesi babacığımın dizlerinde geçmişti.
İki, Lamippas koruyucusunun kolunda gidiyorum. Ellerim arkadan kelepçeli,ayaklarıma vurdukları zincirlerin şıngırtısı kulaklarımda... "Daha hızlı!" diyen emegenin soğuk sesi de öyle... Önde vahşice tuttukları babam gidiyor, Zümrüdüanka saray meydanına.. Arkada da ben... Dışarıda Lamippaslılar çıldırmışçasına alkışlıyor, intikam diye bağırıyorlar. Sarayın bahçesinin ortasına bir giyotin kurulmuş. Emegenler tahta köprüden yürüyorlar. Babamla ben de köprünün etrafına döktükleri yeni közlenmiş ateşin üzerinde ayaklarımız yana yana yürüyoruz. Her bağırdığımızda, "Onlara layık olan intikamdır!" diye sesler yükseliyor. Aç kurtlar gibi etimizden besleniyorlar sanki. Karşımızda duran çok eski bir giyotin... O kadar eski ki pas tutmuş. Ama keskin ucu öldürücü zehirli yakutla bezenmiş. Saygısızca bizi yere eğiyorlar, ellerimizi kilitliyorlar ve bekliyorlar hainler... Emir aldıkları yılanlarını bekliyorlar. Kraliçe çığlıkları içinde o çıkıyor...Kraliçe Gece denilen yılan.Arkada da o yılanın iki gölgesi Kıvılcım ve Karamel. İkisi de yerine oturuyor.
Babam Karamel'e her baktığında bir kez daha lanet ediyor. Babamın, Karamel kızı olduğu için bir kez daha yerin dibine girdiğini anlıyorum. Kraliçe Gece denilen yılan, "Hoş geldiniz sevgili yandaşlarım! Lamippas'ı ve Lamippas'a gönül veren tüm Kaf Dağlıları kucak dolusu selamlıyorum. Artık iyi kötü ayrımı yok. Zümrüdüanka ile Lamippas kardeş ülkelerdir. Kraliçe Karamel Zümrüdüanka'nın yeni kraliçesi, Kraliçe Kıvılcım Lamipas'ın yeni kraliçesidir. Ben yani Kraliçe Gece, Başkraliçe olarak kızım ve yeğenimi yönetime bırakmak için dinlenmeye çekiliyorum. Çok acil olmadıkça yönetime karışmayacağım. Şimdi efsanevi Kaf Dağı'nı ülkelere bölen, eziyetlere maruz bırakan, bizim kardeşliğimizi engelleyen bu kral denilen adama haddini bildirmeye var mısınız!" diye bağırdı tiz sesiyle.
Herkese iyi akşamlar değerli arkadaşlar,
İşler iyice karışık bir hal aldı.
Sizce Kral ve Prenses Jale'nin akibeti ne olacak?
Karamel babasının ölümüne mi sebep olacak?
Bir sonraki bölümde cevaplar netleşmeye başlayacak.
Bir sonraki bölüm Pazar günü arkadaşlar.
Okumaya ayırdığınız vakit için teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN ASALI EJDER
FantasíaDüşünün ki; anneniz gözlerinizin önünde ölmüş, Dünya'da yapayalnız kaldım derken, bir anda babanızın yaşadığı söyleniyor size. Ama babanız, Kaf Dağı'nda bulunan, Zümrüdüanka Ülkesi'nin kralıymış. Ve siz kimsesiz kaldım derken; aslında hiç bilinmeyen...