2.Kitap - 12.Bölüm : Oyun.

29K 2.2K 686
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


12.Bölüm : Oyun.

Sert toprağa adımımı bastığım an gözlerim ilk olarak Uraz'ın gözlerini buldu.

"İşte buradayız," der gibi baktım ona, "Her şeyin başladığı yerde. Yerin metrelerce altında..."

Merdivenlerden sendeleyerek inmiş, iner inmez ise üstümü başımı düzeltmiştim. Herkes şaşkınlıkla etrafına bakınırken Uraz'ın gözleri benim gözlerimde, benim gözlerim onun gözlerindeydi.

"Ev devasa!" dedi Alpin şaşkınlıkla.

Eren başını salladığı sırada gözlerimi Uraz'dan kaçırıp önümüzde duran orman evine baktım.

Ev öyle güzel, orman öyle gerçekçiydi ki sanki bir yarışma platosunda değildik de büyükçe bir arazi üzerine inşa edilen bir orman evinin önünde, yalnızca ağaçların hışırtısının duyulabildiği sessiz bir ormandaydık. Kasvetli ama heybetli duruşu eve gizem katıyordu ve bu ev bir önceki yarışma boyunca kaldığımız ev modelinden neredeyse üç kat daha büyüktü...

Evin dış cephesi, koyu gri ve beyaz tonlardaki panellerle kaplanmıştı. Bütün cephelere bakan geniş pencereler, ve içeriden dışarıya yansıyan turuncu ışıklar gözlerimizi alıyordu. Evin etrafını saran yapay orman hem karanlık hem de çok mistik görünüyordu. Sanki sık ağaçların arasında bir yaşam varmış gibi...

"Şuraya bakın." dedi Pelda eliyle yukarıyı göstererek.

Başımı kaldırdığımda platonun yukarısında bulunan, tepemizdeki yapay gökyüzünü gördüm. Yapay gökyüzü öyle gerçekçi, öyle güzel yapılmıştı ki tepemiz yıldızlarla dolu gibiydi...

"Eh, hadi, girmiyor muyuz?" dedi Eren neşeyle, "Önden buyurun." diyerek Nisan'a, bana ve Pelda'ya baktı.

"Teşekkür ederiz!" dedi Nisan gülerek ve eve doğru ilk adımımızı attık.

Ahşap merdivenlere basarak ceviz renkli devasa kapıya doğru ilerledik. Kapının hemen üzerinde yazan "1" yazısı beni yine geçmişe, yer altındaki ilk günümüze götürmüştü...

"Kapıyı öylece açıyor muyuz?" diye sordu Pelda bize dönerek.

"Biz de buranın uzmanı değiliz," dedi Nisan, "Bir öncekinden çıkamadık bile!"

"Eğer açılıyorsa açıp giriyoruzdur herhalde..." dedim. Yanlarından geçip uzanıp kapının kolunu çevirdim ve açılan kapıdan içeri girdim.

"Ah, açıldı!" dediğini duydum Pelda'nın. İçeriye doğru birkaç adım atıp durdum.

Zemindeki sıcak tonlardaki ahşap parkeler kapının tam karşısında kalan elektrikli şömineyle bütünleşmiş gibiydi. Salonun tam ortasında bordo renk büyükçe bir köşeli koltuk, onun karşısında ise siyah bir dörtlü koltuk vardı. İki bordo berjer, uzun bir yemek masası, otantik avizeler, İran stili kırmızı bir halı...

Enkaz AltındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin