0.4

31 13 6
                                    


25 şubat 


son teslimatı yaptığımda her zamanki yorgunluğumla motora biniyorum. evin yanındaki parkın çevresini dolaşırken salıncakta oturan çocuk gözüme çarpıyor. saatimi kontrol ediyorum. 02:47

frene basarak ayağımla destekliyorum. çocuğun sırtı bana dönük ama o parlak saçları nerede görsem tanırım. ağlıyor mu acaba diye bakmaya çalışırken birden kendime geliyorum. hadi ama jia, çocuğun adını bile bilmiyorsun.

ayrıca gecenin bu saati parkta tek başına oturan birinin istediği yegane şey ne olabilir? düşünüyorum. yalnız kalmak. muhtemelen yanına tanıdık birinin gelmesi fikrinden nefret ediyordur.

evime gidiyorum. tek odalı daireme. asker botlarımı ayağımdan sökercesine çıkardıktan sonra yatağa yığılıyorum. soba yanmıyor her zamanki gibi. aksine içim yanıyor sanki.

bu bir günlük ve bilirsin, her şeyi olduğu gibi yazmıyorum. atladığım ve anlatmadığım bir sürü şey var elbette. belki de seni dilenci kıza geri vermeliyim, neden yazıyorum ki? ayak parmaklarım soğuğu dibine kadar hissederken bir günlük doldurmak ne işime yarayacak?

ben buyum.
gerçekleri kabul etmeden üzerlerinde falan tepinmem.
kimdi onu söyleyen.. beynimden gerçekten bıktım. lafları tutuyorsun da imzasını neden tutmuyorsun.

our way out | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin