1.6

22 9 7
                                    


16 mart

yumruk sesleri.

sıçrayan kan lekeleri.

tokuşturulan kadehler.

geceyi zor ettim ve sonunda buradayım. jim bizi geçenki gibi minibüsüyle aldı. hazırlandık ve çıkmayı bekliyoruz. min jun orayı burayı yumrukluyor. bacağını daha fazla kaldırmaya çalışıyor.

başarısız. bu hafta son buradaki dövüşümüz. bundan sonra başka yerlere gideceğiz, daha uzak. daha geniş.

eldivenle burnumun üstünü kaşıyorum. vücudum çok erken terlemeye başladı bu sefer. şort, min jun'un dediği gibi kaşındırıyor. rakibimi kroşeye gerek kalmadan indiriyorum. daha ikinci raundda. etrafa bakıp japonyalı burada mı diye kontrol ediyorum. bulamıyorum. hakem maçı bitiriyor, "hadi ama! daha yeni başlamıştık."

üzgün bir surat ifadesiyle ringten atlıyorum. etrafıma bakıyorum, adımı tezahürat yapıyorlar. bir maç daha istiyorlar.

hakem bu mümkün değil, dercesine kafasını sallıyor. içeri giriyorum. jim omuzlarıma bir havlu fırlatıyor. min jun'a bakıyorum. yüzünde korkudan başka bir şey yok. kesinlikle ona göre değil.

ekranın önüne oturuyorum, "seni izliyor olacağım, korkma." ters ters bakarak gidiyor.

spor ayakkabımın içine giren bir şeyi çıkarmaya çalışırken yanımda bir beden beliriyor. uzun pembe saçları var. gözleri bademe benziyor. koreli değil. "bir biraya ihtiyacın var gibi duruyor."

gülüyor. korecesi bozuk. onun kim olduğunu bilmiyorum, jim'in anlattıkları geliyor aklıma. tehlikeli olabilir.

ardından min jun'u düşünüyorum. boş versene. şu an çok iyi hissediyorum. içkiyi tatmak istiyorum. kafamı hissetmek istemiyorum. ekrana bakıyorum, ringe yeni çıkmış. umurunda bile değilim.

pembe saçlı kızla beraber gidiyorum. küçük bir bara geliyoruz, beklemiyorum bile. yan yana duran bardakları ne olduğunu bilmeden diklemeye başlıyorum. çarpıyor, bir şeyler çok fena çarpıyor. "yun jia. adının ne kadar ses getirdiğimi tahmin bile edemezsin."

başım dönüyor. çıplak göğsümde duran ellere bakıyorum. dudakları ne zaman dudaklarıma geldi, bilemiyorum. daha tutkulu öpüyorum, ağzının içini dolanıyorum. karşımda kim min jun'u görüyorum. parlak saçları tutup okşuyorum. çok güzeller.

gülüşüyoruz, daha fazla içiyoruz. içki çıplak bedenimden aşağı süzülüyor. yeniden doğuyorum. gözlerim kimseyi ayırt edemeyecek kadar çok dönüyor. içeride bir çocuk sevinçle beni arıyor, maçı kazanmış. beni bulmak ve boynuma atlamak istiyor. "ben de başardım, yun jia." demek belki. o sırada beni görüyor.

çocuğun adı kim min jun.

our way out | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin