2.1

23 9 17
                                    


25 mart

masamın üzerinde bir paket duruyor. şüpheyle bakıyorum ona, o da bana. bakışıyoruz.

dünden sonra öküz gibi uyumuşum. her şeyden habersiz kalan ben olacağım sanırım. hayatın kanunu bu.

paketin içinde bir sandviç buluyorum, marketten alınmadığı net bir şekilde belli. yanında da büyük bir kutu süt var. %100 doğal.

bir de not buluyorum, içimden bir ses açmamı söylüyor. min jun'dan olabilir.

biliyorum, yanılıyor. japonyalıdan geldiğini sen bile tahmin edebiliyorsundur artık. notu buruşturup sıramın altına koyuyorum. sandviçin paketini açıp yemeye koyuluyorum.

öğle arası oluyor, min jun'un sırasına doğru bakıyorum. "hey." ancak kolundan tuttuğumda bana doğru dönüyor. "ne oldu?"

"konuşamaz mıyız?"

bir süre bakıyor öylece, sanki bir şey ima etmeye çalışıyor. içimde bir yerleri uyuşturuyor. bir yerleri kül edene kadar yakıyor. "yemeğe çıkmam lazım."

kolunu bırakıyorum. biliyorum, benimle konuşmak falan istemiyor. onu öptükten sonra yüzümü görmeye bile katlanamıyor. gitmesine izin veriyorum. başını önüne eğerek önümden geçiyor.

sırama dönüyorum. destekle bağlanan koluma sarılıyorum. gözlerimi kapatarak unutmaya çalışıyorum, her şeyi silmek istiyorum. onu bile.

bir damla yaş süzülüyor uzun zaman sonra gözlerimden. annemi düşünüyorum, en son onun cenazesinde ağlamıştım. üzgünüm anne, kendimi tutamadım.

varlığını yok sayıyorum, ağlamamış gibi davranıyorum. min jun'un bana davrandığı gibi davranıyorum. "git başımdan."

"sütü içmemişsin." omzumda hissettiğim eli ittirmiyorum. bunun yerine izin veriyorum kendime, gözyaşlarım özgürce akıp gidiyor.

nihayet rahatladığımda omzumdaki ele dokunup ayaklanıyorum. "teşekkür ederim." bunu içimden geldiği için yapmıyorum, sadece insanlık yapıyorum.

gidecekken arkasını dönüyor birden. "sütü içmeyi unutma."

birden içimden bir şey yapmak geliyor. "ismin ne?"

donakalıyor. ne yani? bunu sormam garip mi? o benim adımı biliyor ama ben bilmiyorum. bunu yaşamak zorunda mıyım, artık bir dur diyorum.

"ren." gülümsüyor. "ismim matsui renjiro."

süte uzanıyorum. kutunun üzerindeki inek mutlu mutlu gülümsüyor bana. oysa ben mutlu değilim. olmayı da pek düşünmüyorum. sıkıntıyla zonklayan koluma bakıyorum. pembe saçlıyı göresim geliyor. garip ama beni dinlerse anlayacağına inanıyorum.

konuşacağım onunla. kim bilir, belki bana bir çıkış yolu gösterir.

süt bittikten sonra tatlı uykuma devam ediyorum.

our way out | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin