Neydi karanlık...? Sadece geceleri mi korkmalı insan, en büyük düşmanı kendi duyguları değilmiydi...? Kaçtığımız ne olursa olsun kendi zihnimizden ne kadar uzaklaşa bilirdik ki. Gök yüzü aydınlıkken kendi karanlığımızda boğulmuyormuyduk. Geçmişin İzleri değilmiydi ruhumuza işlenen.
Adını hatırlamadığım adam bana doğru gelirken, neden hafızam bu kadar kötü diye geçirdim içimden, yanıma yetiştiğinde başımı yerden kaldırıp ona baktım. Vefa borcu olduğum adamın adını unutmak tam benlik bir hareketti.
Yüzünde sıcak bir gülümseme vardı.
"Günaydın Nefes"
"Sanada günaydın" dedim. Adını hatırlamadığım adama.
Beni iyice süzdükten sonra üzerime gezdirdigi gözlerini son olarak yüzüme çevirip
"İyi görünüyorsun" dedi."Sağol iyi olmaya çalışıyorum" Bende yüzünü incelemeye başladım. Terlemişti, belliki sabah yürüyüşüne çıkmıştı.
"Ben çantanı bulmuştum da sana onu söyliyecektim" Şaşırdım.
"Ciddimisin, ben çoktan umudumu kesmistim bile" Tabi sevincimi de saklamadım.
" İşin yoksa gel vereyim. Telefon cüzdan çalınmışmı diye baktım her şey yerinde gözüküyordu" Ellerini cebine koyup cevap bekledi.
"Şimdi olmaz işe geç kalmak istemiyorum akşam uğrar alırım olurmu?" dedim. Biraz daha kalırsam geç kalacaktım.
"Sen bilirsin mekanı biliyorsun zaten" deyip geldiği yoldan geri döndü.
Sen bir dahisin adını kullanmadan konuşmuştum. Peki akşam ne diyecektim, pardon sen beni o tacizci den kurtardın ama ben adını unuttummu.
Beni kimsenin aramadigina adım gibi emindim.Nefes Kaman kimsenin umurunda değilsin, en azından kendime karşı dürüstüm. Geniş bir çevreye sahip olmadım hiç bir zaman.
Evden erken çıkmanın verdiği avantajla geç kalmadan şirkete ulaştım. Sevgi hanım yine ortalarda yoktu, gerçeği o olmadığı zaman daha rahatım ya.
"Ah biri rahatım mı dedi"
Sesin geldiği noktaya diktim gözlerimi ve karşımda bana doğru gelmeye çalışan bir Sevgi hanım vardı. Ben yüksek sesle mi konuştum az önce Sevgi hanımın yüz ifadesine bakılırsa öyle olmuş."Senin ne işin var benim koltuğumda?"
Olduğum yerden hemen doğrulup ayağa kalktım. Suç işlemiş de annesi yakalamış çocuklar gibi utanmıştım.
"Utanman için söylemedim, şimdi benimle gel sana odanı göstereyim"
Odadan cikarken "Benim odammı var" dedim.
"Tabi ki var ama sana söylemeye fırsat bulamadım, belki benim koltuğuda rahat bırakırsın." Güzel koltuktu ne yapayım.
İki patron varsa iki asistan ve tabiki de iki oda olacaktı.
Karan beyin odasını geçip yan odaya girdik. Siyah ve beyazın hakim olduğu oda karşısında şok oldum.Daha önce bu odada nasıl bir manyak kalıyordu ki parke seçimini bile siyah ve beyaz dan yana kullanmıştı.
Şaşkınlığımın farkına varmış olmalı ki açıklama gereği duyuyor Sevgi hanım. Siyah beyaz parkeleri gösterip konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlıklar
Ficção AdolescenteHayat ini buz tutmuş bir girgaptı ona göre ve ona armağan edilen tek şey nefes almaktı, tıpkı bir saksının içinde büyütülen bitki gibi. Haberi yoktu, etrafı soyut halatlarla çevriliydi.Oyun bitene, yeşil gözlü canavar karşısına çıkana kadarda haberi...