Karanlığın uğultusu kulak pasımı silerken,
Dehşete düşen avcı'nın köpeği misali, bocalandım karanlıkta,Geceye göz kırpan aya sığındım,
Sırtımı uğultulara geceye yüzümü döndüm,Sessizlik beni girdabına çekerken gece kiriyle yıkadı yüzümü,
Ve aydınlık artık imkansızım oldu,
Çünkü Siyahın içinde kayboldum,Aynaya baktığımda beyaz dan eser yoktu,
Gecenin karanlığı kaplamıştı ruhumu....Benden size küçük bir şiir..
》 Yazarın ağzından《
Küçük bir kıza yakalanmak çok aptalcaydı, nevarki Kâran karşısına çıkabileceği tüm aksilikleri hesaplamıştı Nefesin şirkette uyuması dışında. Ona nedense inanmıştı ondan şüphelenmesini gerektirecek birşey yoktu.
Çok aptal diye düşündü.
oturduğu odada bir ileri bir geri gidip gelirken Gece olanları zihninden savurmaya çalışıyordu. Bir aptala yıkalanmak aptalcaydı.
süprizleri sevmeyen biri olarak, Nefesin şirkette onu görmesi afallamasına neden olmuştu. Hele o deli cesareti ağzına geleni söylemesi, bazen onu çözmekte zorlanıyordu. her ne kadar güçsüz ve ona karşı kullana bilecegi bir kozu olmasada patavatsız birine yıkalanmak Kâran'ın komiğine gitmişti.onu gördüğü günden beri patavatsızliktan başka bir şey yaptığı yoktu.O kadar temkinli davranmasına rağmen yakalanmıştı, şirkette kimsenin kalmadığından emindi güvenlik görevlisini bile aradan çıkarmışken karanlık koridorda o suilet'i gördüğü an aklında binlerce şey geçmişti. Nefes'in orada olması kesinlikle düşündüğü birşey değildi. Onu korkutmayı becermişti gerçekten onu öldüreceğine inanması'da ayrı komikti, suçsuz birini öldürecek kadar acımasız değildi.
Nefese hiç bir açıklama yapmayı düşünmüyordu.işler tam olarak istediği şeritte ilerlerken o bir yabancı gibi gölgelerin arkasına yaslanmış pimini çektiği bir bombanın enkazını izliyordu. Kaybettikleri ihale sayesinde sözde çıktığı şehir dışından bugün dönmüştü. Nefes'in de dediği gibi şehir dışına filan çıkmamıştı her şey bir pilandan ibaretti.
Gününün çoğunu ortağı Selim'in yanında onu teselli etmekle geçirmişti, Selimde bu işin tesadüf olduğuna inanmayacak kadar akıllı bir adamdı herkeze şüpheyle bakarken Kâran o listede yer almadığı için şanslıydı, yada fazla akıllı.
Yanıp sönen telefon ekranına gözü kayarken. ekranı açtığında sonat'ın Msj attığını görüp okudu.
Kâran Nefes burda gelsen iyi olur, Açıkçası başın büyük bir belada dün gece hakkında soru sorup duruyor kızın kafasını karıştırmışsın, ben saçma sapan yalanlar uydurmadan yetiş.
Kâran elini ensesine koyup sabır diledi. Anlaşmaya göre susması gerekiyordu. bu kız artık sinirlerini bozuyordu o küçük burnunu herşeye sokarsa yakinda Kâran ona büyük bir ders vermek zorunda kalacaktı. "Demek Nefes Sonat'a sığındın"diye mırındandı, bu sinirini dahada tetikliyordu. gerçek olan şu ki Nefes en yanlış kişiye sığındıgının farkında bile değildi. çünkü Sonat Kâran'ın izni olmadan kimseye birşey anlatmazdı. Sonat'ın Kâran'la gerçek bir dostluğu vardı. Kâran kıza nasıl bir açıklama yapacağını düşündü ama elle tutulur somut birşey bulamadı, çözemeyeceği bir düğüm'ü ona anlatmak saçma olurdu o yüzden sessiz kalmaya karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlıklar
Genç KurguHayat ini buz tutmuş bir girgaptı ona göre ve ona armağan edilen tek şey nefes almaktı, tıpkı bir saksının içinde büyütülen bitki gibi. Haberi yoktu, etrafı soyut halatlarla çevriliydi.Oyun bitene, yeşil gözlü canavar karşısına çıkana kadarda haberi...