31. part iki "lanet"

93 25 10
                                    

Herkesin bildiği bir gerçek vardı, ne kimse hak ettiğini yaşıyordu bu dünyada nede iyiler malup geliyordu haksızlığın karşısında.

Av kapanıydı dünya, biz insanlar ise bazen av bazen avcı, saat sabahın yedisini gösterirken Kâran, sonunda elle tutulur bir bilgi edinmişti. Bütün gece gözünü kırpmadan kamera kayıtlarında gördüğü adamı bulmaya çalışıyordu ne tuhaftır ki az önce edindiği bilgiye göre Nefesi kaçıran adam Kartal'ın adamı çıkmıştı.
Kaşlarını çattı Kâran Nefesi kaçıran Kartal mıydı şimdi. Belliki Kartal Nefesten şüphelenmiş ve ayak altında dolaşmasın diye kaçırmış tı diye düşündü genç adam. Bu kötü olduğu kadar iyi bir haberdide. En azından artık Nefesi kimin kaçırdığını biliyordu.

"Güven"

"Efendim amirim" Güven yorgun gözlerini Kâran'a sabitleyip elindeki dosyayı aldı. gece yaptıkları operasyondan dolayı henüz kimsenin uyumaya zamanı olmamıştı.

"Kartal sorgu odasındamı"

"Hayır amirim, sorgusu bittiği için şuan nezerethane de, yarım saat sonra savcılığa gönderilecek"

Kâran gözlerini avına odaklanan aslan misali kısıp tısladı.

"Kartal'ı sorgu odasına götür, onunla henüz işimiz bitmedi."
Güven aldığı emiri yerine getirmek için aşağıya inerken Kâran sorgu odasına doğru ilerledi.

Göğsünde his ettiği acıyla başını göğsüne indirdi yarasını eliyle yokladığında kanaması olmadığını gördü. Ama ağrısı çoktu iyileşmeyen yarasına lanet edip masaya oturdu. Beş dakika sonra elleri kelepçeli bir şekilde Kartal karşısında duruyordu.

"Kelepçeyi çöz " dedi Kâran Güvene hitaben.

Güven Kelepçeyi çözdükten sonra ellerini göğsünde birleştirip amirine baktı.
Kartal ikinci kere sorguya çekildiği için sinirli dursada, karşısında ki adamın neden ona böyle öfke dolu baktığını merak ediyordu.

"Her şeyi anlattığımı sanıyordum" Kartal'ın sinirli sesi sessizliği bozarken Kâran Güvene dönüp "Bana az önce verdiğim dosyayı getir" dedi buz gibi bir sesle.

Güven dışarı çıktığında Kâran karşısında ki kel adamı inceliyordu. Yüzünde ki bir kaç morluk dün gece nin eseriydi. Anlaşılan adam konuşmamak ta diretmişti Akif'de gereğini yapmıştı her zaman olduğu gibi.

Nefesin sözleri geldi aklına Kartal için karizmatik demişti. Ve bu Kâran'ın Kartalı dövmesi için geçerli bir sebebti. Kâran fark etmesede elleri çoktan yumruk olmuştu Nefesi kıskanıyordu genç adam.

Güven getirdiği dosyayı amirine verdiğinde Kâran başıyla çıkmasını işaret etti.

"Sezai Albayrak'ı taniyormusun" diye sordu Kâran, önündeki dosyayı açıp Kartal'ın önüne koyarken.

"Farzet ki tanıyorum" en yakın adamını tanımaması saçmalık olurdu zaten.

Kâran dişlerini sıkıp sabır diledi.

"Öyle olsun, peki Nefes Kaman'ı nerden tanıyorsun"
Kartal'ın çatılan kaşları Kâran'ı afallattı,
Nefes adında birini tanımıyordu Kartal, en azından o öyle sanıyordu.

"Niye bana ne istediğini direk söylemiyiyorsun komiser bozuntusu."
Meydan okuyan bir edayla Kâran'ın sinirden koyulaşmış yeşil harelerine baktı.

Kâran'ın elleri çoktan yumruk olsada kendini dizginledi bu hakareti görmezden gelebilirdi, komiser konusuna değinmiyoyordu bile yoksa gerçekten Kartal burdan sağ çıkmazdı.

Sessiz ÇığlıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin