Derlerki uyuduğun vakit ruhun bedeninden çıkar. Peki uyanacağın vakti nasıl ayarlıyor da tam zamanında içinde bulunuyor kendisi?
Ve yine bu tip sorularla uyandım. Yine yakalayamadım ruhumu. Görseydim keşke ucundan azıcık. Neye benzedigimi görseydim. Uyku sersemligi ile yerdeki boş yatağı inceledim bir süre. Sonra aklıma bugün işe gideceğim geldi. Üç gün dür. İşe gitmiyorum sanırım kotamı fazlasıyla doldurmuştum.
Annem tam olarak ileşmediği için işe gitmiyordu.bu zaman zarfında Sonat beş defa telefon edip iki kerede annemin ziyaretine gelmişti.Elif ve sevgi hanım da arayıp geçmiş olsun dileklerini iletmişlerdi. Kâran'ı o günden sonra hiç görmedim aramadıda olması gerektiği gibiydi aslında.
Anneme saldıran Hırsızlardan üç gündür bir haber yoktu, zaten birşeyde almamışlardı. Annem iki hırsızın onu sürüklediğini ve daha sonra annem başını kaldırıma çarpınca onu bırakıp kaçtıklarını söylemişti.
Tabiki de bu söylediklerine inanmamıştım sadece inanmış gibi yaptım. Eğer gerçekten hırsızlar saldırsaydi o cüzdanı almadan gitmezlerdi. Bir kadını sürükleyebilecek vicdana sahip bir hırsız ne yapar eder o parayıda alırdı. Ama yinede annemin üstüne gitmedim. Vücudunun bir çok yerinde yara vardı ve bu gerçekten sürüklendigini gösteriyordu. Hırsız değilsede başka biri canice annemi sürüklemişti.
"Uykucu kızım hadi uyan"
Annem kapıyı çalıyordu vay canına sanırım yediği darbe yüzünden olmalı diye güldü iç sesim. Her zaman pat diye giderdi odama. Gerçi gir demeden içeri girmişti çoktan ama olsun.
"Kızım sen ayakta ne dikiliyorsun böyle. Hadi hazırlan" esneyip yatağıma oturdum."Daha erken anne"
"Anca duş alırsın" gardırobuma yöneldi.
"Duş almayacam"
"O zaman anca yemek yersin"
"Yemekte yemicem" dedim. Aç Karnımım debelendiğini his ettim ama çaktırmadım. Kaşlarını çatıp omzunun üstünden bana baktı.
" bak sen.. ama menüde annenin Ottuzsekiz numaralı terliği, yanında da annenin sopası ve içecek olarak da anne azarı var. iyi düşün derim"
"Hım" dedim muzip bir şekilde. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Hiç iştah açıcı şeyler değilmişler zaten," dedim. yorgani kaldırıp içine girdim.
"Ben şimdi sana gösteririm anneyle alay etmeyi" o yorgani çekiştirirken bende sıkı sıkı tuttum. " Tabi yemedin benim sopami ondan yüz buldun sen"
"Ya vallaha billaha şaka yaptım anne dur ya" ben kahkaha atarken o beni gıdıklamaya devam etti.
" Anne nefes alamıyorum ya dur." cidden zor nefes alıyordum. Patlattığım kahkahalar yüzünden oksijen alanım dararmıştı. Pancara dönmüştü yüzüm.
"Alırsın sen alırsın, Boşuna mı adını Nefes koyduk"koyduk mu dedi o?
Başımı kaldırıp anneme baktım.
"Kim koyduki benim adımı" dedim gülümseyerek. Yüzüne bakıyordum bu soruyu hep merak etmişimdir. gülüşü yavaş yavaş yok olurken üstümde ki ellerini de çekti."Anne" bana bakmadan yatağımdan uzaklaştı.
Neolduki?
"Üstünü deyiş, bende yiyecek birşeyler hazırlıyorum" dedikten sonra odadan çıktı.
Şaşkın şaşkın gidişini izledim.Sanırım kırmızı çizgiyi aştık. başını duvara vurdu iç sesim pişmandı çünkü. Adımı kimin koyduğunu bilmedigime mi yanayım, sabah sabah annemin kalbini kırdığımamı bilemedim.
Çok kötüyüm keşke ölsem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlıklar
Teen FictionHayat ini buz tutmuş bir girgaptı ona göre ve ona armağan edilen tek şey nefes almaktı, tıpkı bir saksının içinde büyütülen bitki gibi. Haberi yoktu, etrafı soyut halatlarla çevriliydi.Oyun bitene, yeşil gözlü canavar karşısına çıkana kadarda haberi...