Yazım yanlışları için özür dilerim elimde olan birşey değil. Iyi okumalar.
Koltuğa uzanıp düşünmeye başladım, uykum vardı esniyordum. Ama aklımdan Elif in neden böyle davrandığını düşünüp duruyordum. Onun acı çektiğini görmek beni üzüyordu,hayat hangimize gülmüştüki, elifede gülecekti. Zengin yada fakir fark edermiydi acının büyüklüğü.
Dünya bencil bir gezegendi sahip olduğu piyonların acı çekmesine bayılır ve onlara inat döner dururdu. En olmadık zamanlarda, en olmadık şekillere giderdi insanın canını acıtır fakat kendi acı çektiği zaman her yeri birbirine karardı. Bilmemiz gerekiyor ki, üzerinde yaşadığımız bu şey güvenilmez ve bencildi.~~~~~~
"Annee" allahım inanamıyorum sırıl sıklam oldum. Yüzümdeki suyu elimin tersiyle sildim, bu ne biçim uyandırma şekliydi böyle, annem gittikçe bu konuda kendini geliştiriyor olmalıydı. Sinirli ve sulu bir şekilde anneme baktım ama ama değildi. suyu döken Elifmiydi yani.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun Elif"
"Seni uyandırıyorum" elindeki Sürahi yi gösterip sırıttı.Ah
"Annen,uykunun çok ağır olduğunu söyleyince, bende en pratik yoldan seni uyandırayım dedim. Annenede söyleyeyim her sabah böyle uyandırsın seni" her sabah böyle uyanmakmı? allah korusun.
"Sanamı kaldı beni uyandırmak" her yerimden su damlacıkları akıyordu.
"Birisiyle mi ne buluşacakmışsın bugün, geç kalma diye annen seni uyandırmamı istedi." Sonat'la buluşacağımı anneme söylemiştim, geçen sefer gibi onu ekmek istemiyordum. Hem Elif ne ara annemle oturup sohbet ettiki. Koltukta doğrulduğum an içim ürperdi, Sırıl sıklamdım.
Bu kızı öldürsem bana ceza yazarlarmı acaba?" bardak kullansaydın bari" en azından bu kadar ıslanmazdım.
"işimi garantiye almayı severim"Hay ben böyle işe.
Ne çabuk ayılmıştı bu
"Hem sen onca içkiden sonra nasıl ayıldın böyle" şirkete geceden kalma sarhoş geldiğini hatırlıyorum."Annen sağ olsun benimle ilgilendi, beraber kahvaltı ettik" elinde benim fincanım duruyordu hala. Annem dün gece bu sarhoş kızı sevmedim dediği Elif'le kahvaltımı etmişti vay canına.
"Annen çok tatlı bir kadın, şanslısın" karşıdaki koltuğa geçip benimle bağdaş kurdu. Dün geceki Elif sanki gitmiş yerine eski Elif gelmişti yada bilerek öyle davranıyordu.
"Elif dün gece sana ne oldu? "
Gözlerinin içine baktım, bunu o kadar çok merak ediyorumki umarım sorumu cevapsız bırakmazdı.Oda gözlerimin içine baktı
"Bilmem, Ayık olan sendin ben hatırlamıyorum." ve hemen gözlerini kaçırdı. Yalan söylediği ap açık ortadaydı."Elif, sarhoş olmayacak kadar gerçekçiydi sözlerin."
"Hangi sözler"
"Cidden hatırlamıyormusun?"
"Tam değil, kesik kesik hatırlıyorum hem boş ver. birdahakine sarhoşken beni ciddiye alma." Hala yüzüme bakmıyordu.
"Neden yüzüme bakmıyorsun?" Başını kaldırıp bana bakarken yüz ifadesinin değiştiğini gördüm. Galiba bu konuyu kapatsam iyi olacaktı.
" sulanmış bir saksı gibisin de, ondan bakmıyorum yüzüne" Ellerim saçlarıma gitti. Biraz kurumuşlardı. bunu konuyu değiştirmek için söylediğine emindim. biraz daha bu halde kalırsam zatüre olacaktım. Hahh Saksıymış kim sulamıştı acaba o saksıyı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlıklar
Novela JuvenilHayat ini buz tutmuş bir girgaptı ona göre ve ona armağan edilen tek şey nefes almaktı, tıpkı bir saksının içinde büyütülen bitki gibi. Haberi yoktu, etrafı soyut halatlarla çevriliydi.Oyun bitene, yeşil gözlü canavar karşısına çıkana kadarda haberi...