Keyifli okumalar
Karşısında rahatça duran adamdan gözlerini ayırmazken, büyüklüğü küçüklüğü bir kenara bıraktı.
Kimse ama hiç kimse karısına el kaldırmaz, canını yakamazdı. Kim olursa olsun cezasını bizzat kendisi keserdi.
Gözünün önünden yaraları gitmiyordu. İzginin o hali her aklına düştüğünde öfkesi içinde katlanarak artıyordu.
Karısı uyuduktan sonra evden çıkmış. Soluğu burada almıştı.
"Karımla görüşmüşsün." Dedi ellerini pantolonun cebine sokarken karşısında dikildi. Buz gibi bakan gözleri Fikret Aşanın gözlerine dikti. "Benim iznim olmadan?"
"Torunumla görüşmek için senden izin mi alacağım bir de?" Dedi alayla.
"Alacaksın!" Dedi hiddetle. "Hele ki canını yakan sensen, alacaksın!" Dediğinde Fikretin dudakları alayla kıvrıldı.
"Bir tokat için mi çağırdın beni?" Dedi alayla. "Hemen şikayet mi etti?" Keskin ellerini cebinden çıkarırken gömleğinin kollarını katlamaya başlamadı. "Çok takma evlat. O alışkındır." İşte bu onun için son damlaydı.
Bütün öfkesini nefretini haps ettiği yumruğu, Fikret Aşanın sağ yanağında patladığında yere düşmesine izin vermeden yakasından kavradı. "Karımdan uzak duracaksın!" Dedi öfkeyle. "Etrafında görmeyeceğim seni, duydun mu?!" Derken burnundan kanlar akan Fikret Aşan gülümsedi. "Kılına zarar gelsin senden bilirim. Uzak duracaksın!"
"Aksi halde seni bende seni bir şeylere alıştırmak zorunda kalırım Fikret." Dedi nefretle. "Ölüp ölüp dirilirsin. Mahvederim seni." Öfkesi dinmiyordu. Bu adam karşısında onunla alay eder gibi güldükçe yapmak istemeyeceği şeyler aklının ucundan geçiyordu. "Anladın mı?"
"Cık," dedi Fikret. "Anlamadım."
Boğazından kavradığı Fikretin yüzünü masaya yasladığında masanın üzerindeki bıçağı kavradı ve sırtında tuttuğu elini tutup masanın üzerine koyduğunda bıçağı sertçe ellerinin üzerine sapladı ve bu Fikretin çığlığının boş mekanda yankılanmasına sebep oldu.
"Anladın mı şimdi lan?!" Diye bağırdı kulağının dibinde. "NEYMİŞ?!" Dedi hiddetle.
"Uzak duracağım," dedi titreyen sesiyle. "Yaklaşamayacağım." Dediğinde elinin uyuştuğunu hissediyordu.
"Karımdan, uzak duracaksın." Dedi tekrar her bir harfin üzerine basa basa. "Bunu sakın unutma. Olurda unutursan ben seve seve hatırlatırım."
İZGİ KARA ALACAHAN
Sabah uyandığımda Keskini yanımda bulamamıştım. Evde de kalmak istemediğim için kendimi Zeyneb'e atmıştım. Belimde bir sargı varken yüzümü sağlam bir kapatıcıyla kapatmıştım.
"Bugün meclise gideceğim." Dedim bir anda. Zeynep içtiği çayı püskürtürken gözleri kocaman açılmıştı.
"NE?" Diye bağırdı. Sıkıntıyla iç çektim. "Kızım manyak mısın sen? Ne işin var mecliste?"
"Ay aman Zeynep," dedim. "Sanki ilk kez meclise gidiyormuşum gibi davranma lütfen."
"Bu sefer farklı İz. Bu sefer bir Kara kadını olarak gitmiyorsun oraya. Mesleğinden ötürü, meclisteki çoğu kişiyi müebbete mahkum etmenden ötürü zaten hepsinin gözü senin üzerinde. Keskinle evlendikten sonra da bu baskı her geçen gün arttı. Şu an farkında değilsin ama oraya gittiğinde sen dahil hepsi diken üstünde olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARDIÇ +18 (DÜZENLENDİ!)
Mystery / ThrillerKana bulanmış hatıralar, kanadı kırık kuşlar, üzeri yalanlarla süslenmiş sırlar, kalbi hasta kadınlar ve kırık pusulalar. "Sen benim pusulamsın İzgi. Ben seni kaybedersem yolumu kaybederim." ... Heyecanla gülümsediğinde sandalyeden atladı ve bana do...