29.Bölüm

10.4K 1.1K 1K
                                    

HELLOOO! BEN GELDİM! BENİ ÖZLEDİNİZ Mİ? BEN ÇOK ÖZLEDİM.

NEYSE ÇOK UZATMAYACAĞIM, SİZİ DİREK BÖLÜME BIRAKIYORUM AMA BÖLÜM SONUNDA YAPTIĞIM AÇIKLAMAYI LÜTFEN HERKES OKUSUN! ÖNEMLİ!!

Hep yanacağımı, içimin asla soğumayacağını düşünürdüm.

Meğer yanılmışım.

Şimdi içim buz gibiydi.

Tarih 21 Mayısı gösteriyordu. Akrep yelkovanı kovalamış saat gece yarısını çoktan geçmişti. Sabah olmak üzereydi. Hangi gündeydim bilmiyorum ama Mayıs aynın güzel havasına nazaran hava bugün kasvetli ve karanlıktı.

Kalbimde acısı hiç geçemeyecek bir yaranın derin izi vardı.

Hiç beklemediğiniz anlarda geçmiş yakanıza yapışır pişmanlığın ve acının içinde kıvranıp dururdunuz. Bir şarkının sözlerinde, eski bir fotoğrafta, rastaladığınız bir insanda bir anda geçmişin tozlu raflarında bulurdunuz kendinizi. Size yakışmayan bir sonu yeniden yazmak için elinize alırdınız o kalemi aslında ama her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu yazacak hiçbir şey bulamadığınız zaman anlardınız.

Bitti sandığım hiçbir şeyin aslında bitmediğini. Her şeyin yeniden başladığını anladığım o anlardan birinde haps olup kalmıştım sanki.

"Kathe?" Zihnime sızan pusulu ses daldığım yerden çekip çıkardı beni. Bakışlarım ne zaman geldiğini bilmediğim Becca'ya çevirildi. Kahverenginde olan saçları ela gözlerine eşlik ediyordu.

"Dalgınsın?" Dedi merak dolu sesiyle. Üzerinde doktor önlüğü vardı. "Çıkmadı mı hala test sonuçların?" Zemonun manevi kızlarından biriydi.

Bir diğeriyse, FBI'ın kıymetli ajanlarından, Helen Amondu.

Helen, benimle aynı yaştaydı.

İkisi de benim aksime babası tarafından bütün kötülüklerden uzakta büyütülmüştü.

"Boşuna yaptırdım," diye sızlandım. "Sonuç değişmeyecek."

"Henüz bir şey bilmiyoruz, herkes aynı şeyi söyledi diye vazmıgeçeceksin yani?" Tereddüt dolu sesi içimi kemirdi.

"Ben o şansı bir kere kaybettim Becca," Derin bir nefes aldım. "Ben onunla birlikte birçok şeyi kaybettim. Her ne kadar onun bundan haberi olmasada." Sesim acıyı kendine mesken edilmişti.

Bir adam sevmiştim.
Dünyasını başına yıkmıştım.

"Sen sana verilen görevi yerine getirdin. Yapman gerekeni yaptın, kimse seni bu yüzden suçlayamaz." Sıcacık avucu buz gibi avucumun üzerini örttü. "Doğru olanı yaptın." Dedi teselli dolu sesiyle.

"Ona ihanet ettim," dedim. Kalbim acıyla kasıldı. "Aileme, arkadaşlarıma." Hayal kırıklığı içinde gülümsedim. "Karşılığı ne oldu peki?" Güldüm. "Koca bir hiç!" Dedim öfkeyle.

"Haklısın canım benim," dedi teselli dolu bir sesle. "Çok haklısın hemde ama bazen hayat istediğimiz gibi ilerlemiyor. Bunu artık aşmak zorundasın. Kendi yoluna bakmalısın."

Onlar kendi yoluna bakmıştı ama ben o yolun asfaltında paramparça bir halde kalakalmıştım.

"Mesleğimi kaybettim yok yere, bir günde her şeyimi kaybettim ve bunun acısını yıllardır çekiyorum." Dedim. "Yok yere." Yaşadıklarımın acısı göğüsümde yerini bulduğunda oturduğum yerden ayaklandım. "Ben gideyim artık," dedim kollarımı ona dolarken.

"Sonuçlarını beklemeyecek misin?" Diye sordu.

"Hayır." Dedim arkamı dönüp gitmeden hemen önce. Adımların hastanenin kafeteryasının çıkışını buldu.

ARDIÇ  +18  (DÜZENLENDİ!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin