Bu bölüme oy sınırı koymadım çünkü kısa bir ara verdim çok kısa bir ara ama bu arada bölüm yazmayacağım için sınır koymadım.Siz yine de oylarınızı verin çünkü aradan sonra buraya yine 800 oy bandında bir sınır ve 700 Yorum koyacağım bilginize.
(Karakterlerin hiçbiri belirlediğim karakterler değiller. 300K'ya özel yapılan bir afiş gibi düşünün. Henüz hiçbir karakterim için kesin bir model kararına varmadım.)Keyifli okumalar dilerim.
Ay batmış şafak sönmüş gün doğmuştu.Attığım her adımda bir sonraki adımımı hesaplıyor on adım ötesinin planını yapıyordum.
Her olasılığı düşünmüş her şeyi hesaba katmıştım ama varlığından bir haber olduğum kalbim ona tutulduğunda hiç olmamam gereken birine aşık olmuştum.
Yürüdüğüm yolda, yaptığım planlarımda, operasyonlarımda her daim kendimden emin ve kararlı duruşumu sergilemiştim. Ama günün birinde hesap edemediğim o şey gelip kapını çaldığında yapacağım şeyin acısı göğüsümde çoktan yerini bulmuştu.
Saatler önce o adamın dudakları dudaklarımın üzerindeydi. Nefesi boynuma vuruyordu ve bana bir hata olmadığımı söylüyordu. Saatler önce onu yıllar sonra gördüğüm o günden beri belki de ilk kez kalbimin ilk günkü gibi heyecanla kuş gibi kanat çırpmasına sebep olmuştu.
Saatler önce yanımdaydı ve hiç olmadığı kadar yumuşak davranmıştı bana. Gitmeden önce kalbimi kırmamıştı mesela. Dudaklarını saçlarıma bastırmış, gideceğini ama geri döneceğini söylemişti.
Dudaklarımda aptal bir tebessümle beşiğinde uyuyan Rowanı izlerken o gülümsemeyi ne olursa olsun silememiştim yüzümden. İçim kıpır kıpırdı.
"İz?!" Diye seslendi Helen içeriden. "Hadi! Yemek yiyeceğiz! Seni bekliyoruz!" Diye bağırdı.
Ben Rowanı uyuturken o Urazla beraber mutfağa girmiş ve ona alışmasını yadırgamamasını sağlamıştı.
Rowanın uyanmaması için ses çıkarmazken beşiği bir kez daha yavaşça salladım ve dudaklarımı saçlarına bastırırken kaşlarım çatıldı. Ateşi mi vardı sanki biraz? Diye düşünmeden edemedim. Tekrar kontrol ettiğimdeyse az önce dudaklarıma değen o sıcaklıktan eser yoktu.
İçim huzursuzlanırken üzerini güzelce örttüm ve yavaşça odadan çıktım. Üzerimde siyah saten, uzun bir gecelik vardı. Sabahlığımı da üzerime geçirip öyle çıkmıştım odadan ama ses yapmasın diye terliklerimi giymemiş çıplak ayakla mutfağa doğru ilerlemiştim.
Oldukça güzel gözüken kahvaltı sofrası iştahımı açarken üstü başı un içinde kalmış olan Helen ve Uraz şaşkınlıkla onlara bakmama sebep oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARDIÇ +18 (DÜZENLENDİ!)
Misterio / SuspensoKana bulanmış hatıralar, kanadı kırık kuşlar, üzeri yalanlarla süslenmiş sırlar, kalbi hasta kadınlar ve kırık pusulalar. "Sen benim pusulamsın İzgi. Ben seni kaybedersem yolumu kaybederim." ... Heyecanla gülümsediğinde sandalyeden atladı ve bana do...