OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN!
KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM!
"Ivanla konuştum," dedi Douglas. Yemek masasında üzerimde kısa siyah kot bir şortla ve mavi çizgili bir gömlekle otururken bakışlarım önümde ki evraklarda parmaklarımın arasında tuttuğum kalemle bir şeyler karalarken ara ara kahvemden içiyordum.
Hastaneden geldikten sonra uzun bir süre dinlenmiş ve birikmiş dosyalarımı Hasan'dan rica etmiş evde çalışmaya karar vermiştim.
Douglas, Batur ve Sarp, Keskinle birlikte kanepelere oturmuş içkilerini yudumlarken iş konuşuyorlardı. Gerçi konuştuklarına da zerre inanmıyordum ya. O kadar yer varken gelmiş yanımda konuşuyorlardı. Bende salaktım zaten.
Hasan çaprazımda otururken bilgisayara söylediklerimi not alıyordu.
"Geçenlerde bir operasyon düzenlemiştim," dedim bakışlarımı evraklardan çekmeden. Hasanın bakışlarını üzerimde hissettim. "Ne oldu o? Çıkmadı mı bir şey araziden?" Diye sordum.
"Hangisi savcım?" Diye sordu merakla. "Siz birçok operasyona katılıp, görev alıyorsunuz. Hepsini aklımda tutamam ki."
"Başarısız olduğum operasyon Hasan." Dedim sertçe. "Ondan bahsediyorum."
"Kasım ayında olan mı yoksa beş ay önce Kenan savcıyla birlikte yürüttüğünüz ama eli boş döndüğünüz görevden mi?" Dediğinde ona onu öldürecekmiş gibi baktım.
"Ben meslek hayatım boyunca kaç operasyonda başarısız oldum Hasan?"
"İki."
"Sence beş ay önce üzerini kapattığım dosyayı mı sana sorarım yoksa haftalar önceki operasyonu mu?" Diye sordum.
"Anladım savcım." Dedi içine kaçmış sesiyle. Bakışları birkaç evrakta gezindikten sonra poşet dosyaların birinin içinde bir belge çıkardı ve bana doğru uzattı. "Arazide pek bir şey bulamadık ama elimizde olan iki adam var o geceden. Siz bizzat sorguladınız kendilerini ama işbirliğini reddettikleri için kendileri şu anda cezaevindeler." Bakışlarım ifade tutanaklarında gezindi.
"Başka bir şey?" Diye sordum.
"Yok savcım," dedi hızla. Onaylarcasına başımı salladığımda işime yaramayan evrakları bir köşeye ittim ve ajandamı aldım masanın ucundan. "Siz yemeğe gelecek misiniz?"
"Ne yemeği?"
"Savcım konuşmuştuk ya hani, hep birlikte bir yemek yiyip eğlenelim demiştik sizde tamam demiştiniz."
"Hatırlamıyorum." Dedim. "Sonra konuşuruz bu mevzuyu." Dedim geçiştirerek.
"Rusya'ya gitmemiz gerek Keskin," dedi Batur bir anda. "Olivia'nın davetine icabet etmek gerekir. Kadın günlerdir bizden haber bekliyor." Kadın mı? Ne kadını? Hem Olivia da kimdi? Elena bitmiş oliviya mı başlamıştı şimdi?
"Ararım ben onu sonra," dedi Keskin. Hasanın bakışlarını üzerimde hissettim. "Ivan ne durumda? Ulaşmış mı eline hediyeleri?"
Hediye dediği silah olmalıydı.
"Ulaşmış ulaşmış," dedi Batur eğlenen sesiyle. "Olivia da abisine yaptığın bu nazik davranış yüzünden sana teşekkür etmek istiyor zaten. Rusya'ya gelmeni istemesinde ki ısrarı bu yüzden?" Bak sen şu şırfıntıya? Ayrıca Keskin ve nazik mi? Ölsem inanmam.
"Hatun başından beri yanık zaten abi sana." Dedi Sergen. Bunlar benim onları duyduğumun farkında mıydı?
"Git bir iki gönlünü hoş et, sana da eğlence çıkar." Dedi Douglas. Gözlerim yuvalarından çıkacak gibi açıldığında dilimi ısırdım bir şey söylememek için ve kağıttaki bir yerin üzerini sertçe çizdim. "Yatmıştınız zaten daha-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARDIÇ +18 (DÜZENLENDİ!)
Misterio / SuspensoKana bulanmış hatıralar, kanadı kırık kuşlar, üzeri yalanlarla süslenmiş sırlar, kalbi hasta kadınlar ve kırık pusulalar. "Sen benim pusulamsın İzgi. Ben seni kaybedersem yolumu kaybederim." ... Heyecanla gülümsediğinde sandalyeden atladı ve bana do...