31.Bölüm

7.6K 647 549
                                    


Keyifli Okumalar.


Seven gitmez derler hep. Sevdiğini arkasında bırakıp gitmez derler. Kalan daha çok sevmiştir derler. Peki giden? Onun nasıl yandığını biliyorlar mıydı? Gitmek zorunda kaldığını, neler çektiğini biliyorlar mıydı?

Gitme demek istedin bana biliyorum. Sana yaptığıma rağmen gitme demek istedin. Kalamam diyemedim sana.

"Gitmek zorunda değilsin." Der biri. "Zorundayım." der diğeri. "Gitmek zorundayım. Eğer gitmezsem felaketim olacaksın. Eğer gitmezsem ben yurt dediğim bu şehirde senin kollarında can vereceğim."

Sahi söylesenize? Kalan mı daha çok sevmişti giden mi?

Sanırım bu sorunun cevabı her kalp için farklı anlamalar içerecekti. Doğru cevabı hiçbir zaman bulamayacaktım.

Ben gittim. Sen kaldın. Seni dört duvar arasında, çakalların içinde bir başına bıraktım.

Beni affetme.

Beni sakın affetme.

Çünkü ben kendimi hiçbir zaman affetmeyeceğim.

Ayak tabanlarımın paramparça olmasına sebep olan şey, kırık cam parçalarının süslediği, üzerinde kanımın izini bıraktığı bir asfaltta yürüdüğüm yoldan ötürüydü. O yolda koştuğum zamanlar oldu. Geride bıraktıklarıma ulaşmak için sol yanımı feda ettiğim zamanlar oldu. Ama ihanetin aramıza ördüğü o kalın, yüksek duvarın bir sonu yoktu. Ellerimi de parçalasam, ayak tabanlarım yırtılana kadar o duvarı aşmaya da çalışsam onlara ulaşamayacağımı biliyordum.

Ruhum benden çok uzaklardaydı. Eskiden yaşamımı sürdürdüğüm o şehirde, Kara ailesine ait olan o malikanenin içinde haps olmuştu. O saydam halinin yerini zifiri karanlık almıştı.

Beyaz bir kere kirlendi mi, siyahın, karanlığına bulandı mı bir daha temize çıkması imkansızdır.

Sen elin pisliğine bulandığında, koşa kola banyoya gidip elini yıkadığında, o kir çıktı diye seviniyorsun belki ama görünürde olmayan şey ruhuna kazınmadı mı sanıyorsun?

Bak bana? Ölümün kapısında, hala bir şeyleri düzeltmek için çabalıyorum. Ruhumu kirleten şeyden arınmaya çalışıyorum.

Ama biliyorum.
Çabam boş.
Bile bile bunları yapmaksa daha çok can yakıyor ama kimse bilmiyor.

Kimse anlamıyor.

Göz kapaklarım kaplıyken içinde bulunduğu karanlığın bir benzerine aralandığında, kalbimde hissettiğim sancıyla boğuk bir inleme kaçtı dudaklarımın arasından. Kalbimi esir alan korku ruhumu ele geçirdi.

Neden bu kadar karanlıktı?

Gözlerim bir ışık görme umuduyla o kadar hızlı bir şekilde etrafı taradı. Tek bir ışık bile yoktu. Hiç ışık yoktu.

Bulunduğum oda öylesine karanlıktı ki bir penceresi var mıydı onu bile bilmiyordum.

"Hayır hayır hayır," dedim ağır ağır yattığım yerden doğrulurken, ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıttım. Zemine basan ayaklarımın hissettiğim soğuklukla buz kesti. "Kimse yok mu?" Diye seslendim karanlığa doğru.

Ses gelmedi.

Korku bir zehir gibi damarlarıma işledi.

"Her kötülük karanlıkta gizlidir. Senin cezan yirmi üç gün boyunca bu odada kalmak. Her yaptığının bir bedeli olur diye seni uyarmıştım." Dedikten sonra gitti. Beni burada tanımadığım iki adamla bir başıma bıraktı.

ARDIÇ  +18  (DÜZENLENDİ!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin