Lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın!
Özellikle yorum çünkü yorumlarınızı okumak ayrı bir keyif veriyooor!
Bol keyifli okumalar dilerim!
Sizleri seviyorum!
Keskinin odasında bacak bacak üstüne atmış otururken sıkıntıdan patlamak üzereydim. Polisler gittikten sonra birlikte odasına çıkmıştık ama beyfendinin atladığı toplantı yüzünden maalesef bugün yemeği yiyemeyecektik ve o şimdi toplantıdayken odada tek başıma canım sıkılıyordu.
Bu odaya evliliğimizin ilk günlerinde gelseydim şüphesiz yapacağım ilk şey odasını karıştırmak olurdu ama şimdi bunu düşünmek bile beni huzursuz ediyordu.
Uslu uslu yerimde oturuyordum ki odanın kapısı açıldı ve kucağında çığlık çığlığa ağlayan bir oğlan çocuğuyla Keskinin kuzeni Uğur içeriye girdi.
"İz?" Dedi beni fark etmesiyle. "Sende mi buradaydın? Ne zaman geldin?"
"Yarım saat oluyor." Dedim ayaklanırken. "Susturmadın mı?"
"Sorma," dedi kucağındaki oğlunu sallayıp dururken. "Melisin acil işi olmasaydı bana bırakmazdı ama yaklaşık bir on dakikadır çığlık kıyamet." Dedi sıkıntıyla. "Normalde hiç yapmazdı böyle şeyler ama bugün oğlum tersinden kalkmış olsa gerek."
Oğlu beni fark etmesiyle susup babasının göğüsüne sinerek için için ağlamaya başladı. "Alabilir miyim?" Diye sordum.
"Yok kalsın," dedi, anında. "Seni tanımıyor ya, yabancılar şimdi. Sonra yeni bir krizle uğraşmak istemiyorum." Dedi sıkıntıyla.
Gülümsedim. "Çocuklarla aram iyidir," dedim. "Belki iyi anlaşırız." Dediğimde onu görmek için eğildim ve ağlamaktan kızarmış bir çift ela gözle karşı karşıya geldiğimde gülümsemem büyüdü ve başını babasının omzundan kaldırarak merakla bana baktı. "Kaç yaşında?"
"Bir." Dedi.
"Adı ne?" Diye sordum bu kez.
"Oğuz." Diye cevapladığında onu kucağıma almak için kollarımı uzattım. Uğur tereddütte kalsa da oğlunun merakla bana baktığını fark ettiğinde Oğuz'u kollarımın arasına bıraktı.
Kucağımda dikkatlice Oğuz'u tutarken ela gözleri hala merakla üzerimdeydi. "Merhaba," dedim yumuşacık bir sesle. Parmaklarım yanağını tüy gibi okşadığında huylanmış olsa gerek gülümsedi.
"Sen ne kadar güzel bir şeysin ya!" Dedim kucağımda onunla hareket ederken. "Uykusu olduğu için huysuz olabilir." Dedim Ozana dönerek. "Karnı tok mu?"
"Saat iki gibi vermiştim mamasını." Dediğinde kınarcasına baktım ona.
"Bebekler çabuk acıkır," dedim hızla. Oğuz'un küçük parmakları saçlarıma dolandı ve saçlarımla oynamaya başladı. "Üç saatte bir karnını doyurman gerek ve umarım saatin şu anda altı olduğunun ve yaklaşık bir saattir oğlunun aç olduğunun farkındasındır!" Diye kızdım.
"Ya ben ne anlarım bebek bakmaktan!" Diye huysuzlandı. "Melis acıkınca ver mamasını dedi de ben bunun dilinden de anlamıyorum ki!" Diye isyan ettiğinde dudaklarımın arasından bir kahkaha kaçtı. "Yemin ediyorum karıma bugün bir kez daha hayran kaldım."
"Ya," dedim hala gülerken. "Biz kadınlar sizin küçümsediğiniz çoğu şeyi hayatımızın hemen hemen her günü yaparken siz o küçümsediğiniz şeyleri yaparken bile sızlanıp duruyorsunuz." Derin bir nefes aldım. "Neyse Uğur, sen eşyalarını, mamasını falan getirde ben karnını doyurup uyutayım Oğuz'u."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARDIÇ +18 (DÜZENLENDİ!)
Mystery / ThrillerKana bulanmış hatıralar, kanadı kırık kuşlar, üzeri yalanlarla süslenmiş sırlar, kalbi hasta kadınlar ve kırık pusulalar. "Sen benim pusulamsın İzgi. Ben seni kaybedersem yolumu kaybederim." ... Heyecanla gülümsediğinde sandalyeden atladı ve bana do...