Keyifli okumalar dilerim.Hayatın ansızın bize getirdiği bazı anlar olurdu. Beklenemedik anlar... Kimi garip hissettirirdi, kimi öfkeli, kimi mutlu.. Ama bazı anlar vardı ki hiç beklemediğiniz anda derin bir acıyla sarsardı sizi. O dik duruşunuzun yerini alırdı çökmüş omuzlarınız.
İfadesiz bakan duygusuz harelere mıh gibi çakılırdı acının derin emareleri.
Takvimin yaprakları 28 Kasım 2022'yi gösteriyordu. Akrep yelkovanı kovalamış saat gece yarısını çoktan geçmişti. Sabah olmak üzereydi. Hangi gündeydim bilmiyorum ama Kasım aynın kasvetli ve karanlık havası gökyüzünü sarıp sarmalamıştı.
Kalbimde acısı hiç geçemeyecek bir yaranın derin izi vardı.
Gözlerimde, öksüz kalan bir evladın izleri vardı.
Kimsesiz kalan bir kadının acısı göğüs kafesimde kendine yer bulmuş gibiydi.
"Abla!" Kız kardeşimin neşeli sesi kulaklarıma ulaştığında gülümsedim. Küçücük boyuyla karşımda dikildiğinde oturduğum koltuğa tırmandı.
"Söyle ablam." Dedim yanaklarına sulu sulu öpücükler bırakırken. Henüz sekiz yaşındaydı. Benden on sekiz yaş küçüktü. Benden aldığı siyah saçları gece gibi parlıyor küçük ve tatlı çehresini sarıyordu. Kocaman yeşil gözleri gözlerimle aynı renkteydi. Babamın ikinci eşinden olan çocuğuydu. Yıllar önce annem vefat ettiğinde babam her ne kadar istemese de Şebnem ablayla evlenmek zorunda kalmıştı.
Asya, evin en küçüğü hepimizin gözbebeğiydi.
"Bu akşam davet varya," dedi, kıvranarak.
"Hı hı." Dedim. Meclisin oluşturduğu davetlerden bir tanesiydi.
Meclis adı altında, yer altı dünyasında bütün dünyaya hükmeden bir örgüt, topluluktu. Onlarca develet adamını, tehditlerle, şantajlarla kendilerine mecbur hale getiriyor istediklere her şeye ulaşma imkanı kazanıyorlardı. Aslında her ülkeyi içten içe yavaş yavaş feth ediyorlardı ama son ana kadar kimse bunun farkında olmuyordu. Yaptıkları işlerin en önemlisi ise silahtı. Liderin özel olarak ürettiği ve bütün ülkelerin askeri kuvvetlerinin kullandığı silahlardan bile çok daha güçlü silahlar, bombalar söz konusuydu. Meclise ait bir silaha sahip olmak demek artık dokunulmazlığı olduğu anlamına geliyor demekti. Daha önce yapılan birkaç sevkiyat baskınında bulunmuştum. Yakalanan çoğu silah özel üretim olduğu için gizli bir depoda muhafaza edilmişti ama ne hikmetse her seferinde o silahlar bir şekilde elimizden uçup gitmişti. Meclis her yerdi. En önemlisi devletin içindeydi. Avuçlarında tuttuğu devletim ise onları yıkmak için an kolluyordu.Otuz iki kişilik üyeden oluşan bu topluluğa babam, Atıf Karada üyeydi.
O Mecliste bulunan, sayılı ve önemli bir üyenin kızıydım. Atıf Karanın kızı olmak bana sadece yarım bir hayat sunmuştu. Mecbur bırakıldığım bir hayat ve hayatımdan hiç kimsenin etmediği kadar nefret ediyordum.
Meclis bütün dünyada adından söz ettirirken aynı zamanda korkuyu kalplere işliyordu.
Aynaya her baktığımda gördüğüm kadından kendime ait bir ize rastlayamıyordum. Ruhumda zincirlere vurduğum o kız çocuğunun yardım çığlıklarını görmezden geliyordum.
Annem, Aliye Aşan Kara. Meclis üyelerin kızından birisi değildi, Şebnemin aksine. Babam, geçmişte mecliste bir ilki gerçekleştirmiş ve üyelerin kendi aralarında yaptığı güç evliliği algısını annemle evlenerek yıkmıştı. Kim bilir ne zorluklarla bunu başarmıştı.
Yıllardır onlardan ve işlerinden uzakta olduğum için bilmediğim çok şey vardı. Karşıma çıkmadıkları sürece gazabımla yüzleşmek zorunda kalmazlardı. Mecliste birkaç üyeyi tutukladığım ve sayılı da olsa birkaç kişiyi müebbete mahkum ettiğim için orada pek sevilmezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARDIÇ +18 (DÜZENLENDİ!)
Mistério / SuspenseKana bulanmış hatıralar, kanadı kırık kuşlar, üzeri yalanlarla süslenmiş sırlar, kalbi hasta kadınlar ve kırık pusulalar. "Sen benim pusulamsın İzgi. Ben seni kaybedersem yolumu kaybederim." ... Heyecanla gülümsediğinde sandalyeden atladı ve bana do...