Bölüm 11 /// Ölümün Üzerine Düşen İki Kuru Yaprak! / Kısım 1

10 2 9
                                    

Keyifli okumalar dilerim^-^/

Keyifli okumalar dilerim^-^/

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Birkaç gün önce…

Sercan gözlerini kapatınca aklına yine aynı manzara düştü. Basamaklara yarı uzanmış bir pozisyonda oturan Merva'nın saçları, gecenin yumuşak esintisinde ne de güzel oynaşıyordu! Kahverengi teller bacaklarına değerken nasıl da nazikti! Orada olduğu fark edilince kocaman açılan büyük gözlerdeki hüzmeler ne muhteşem akıyordu! Yeşil gözlere sıkışan ay, doğduğu günden beridir hiç bu kadar güzel olmamıştı.
Merva'nın yanaklarında beliren kızarıklığı görünce heyecanlanmıştı. Beklemediği tepki karşısında, heyecanını belli etmemek adına biraz kaba konuşma gereği duymuştu. Zira bu, hayatının hiçbir dönüm noktasında umduğu bir ahval değildi. Kendini bir kadına ilgi duyarken hiç düşünmemişti. Hayalsiz geçen dünyası, istemeden de olsa şu an yerle yeksan oluyordu.

"Dört saat sonraki nöbet senin sanıyordum."

"E-evet. Barış'la birlikte nöbet tutacağım."

Ne kadar huysuz bir ses tonuyla konuşursa konuşsun, Merva hep aklındakini soruyordu. Cesareti kırılsa da dert etmiyor, gelişen her durumdan haberdar olup bir şeyler yapabilme azminden ödün vermiyordu. İlayda'yı da sormuş ve Nehir'e yaprak uzatan ağacı herkesin aksine normal addetmişti. Oysaki Sercan'a göre bitkiler ve toprak birer düşman statüsündeydi. Zihnini dolduran ise ağacın sevgi dolu olmasına ve bu sevgisini belli etmekten çekinmemesine özenmişti.

"Belki de onun anormalliğini örnek almalıyız." demişti içten bir hâletiruhiye ile.

Sözler, bir meram gibi ağzından dökülüvermişti. Buna nasıl tepkisiz kalabilirdi ki! Belki de onu aralıksız düşünmesi bu yüzdendi. Kendisinden çok sözleri aklını çelmişti. Ama ya her ikisi birdense? Bu kıskaçtan nasıl kurtulacaktı?

Tek adımla aralarındaki mesafeyi kapatmış ve onun yanına oturmuştu. Basamakların ortasına oturan Merva'ya dokunmaktan kaçınmak, imkânsızı istemek gibiydi. Zaten bunu istediği de yoktu. Daha doğrusu hayal kurmayı bilmeyen aklından böyle bir düşünce geçememişti. Oysa bazen beden, akıldan daha erken idrak edebiliyordu. Nefesi gayriiradi kesilivermişti. Yüreği, fazla baskı altındaymışçasına hızlı atıyordu. Gözleri, irkilerek yana kayan kadından ayrılamaz olmuştu; ne birlikte yaşadıkları süre boyunca ne de ondan uzakta keşfe çıktığı zamanlarda. Gözlerini kapattığında hep o vardı, açtığında ise Merva'nın şemailine giren bir serap.
Duygularını düzene sokmak için soluklanırken İlayda'nın artık dayanılmaz olan kokusu yüzünden düşünceleri dağıldı.

"Bizi neden size gönderdiğini biliyor musun?"

Yüzünü buruşturan Sercan "Gaipten haberler almıyorum." dedi. Kararmaya başlayan bulutlar, çehresine gölgeler düşürüyordu. Az önce kilitlendiği düşüncelerden kurtulmak, onu mutlu etmemişti. "Senin yüzünden planlarımı erteledim, İlayda. Bu daha önce hiç yapmadığım bir şeydi ve ruh hâlimin iyi olmadığından hiç şüphen olmasın."

Nefes Alan HapishaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin