Bölüm 9 /// Vakitsiz Sükûnet, Ölçüsüz Bir Zararla Mükelleftir! / Kısım 2

15 2 31
                                    

Hoş geldiniz!
Keyifli okumalar dilerim^-^/

Çaresizce ölümü bekleyen Merva ise dizlerinin üstüne çökerek kaçınılmaz anı kolladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çaresizce ölümü bekleyen Merva ise dizlerinin üstüne çökerek kaçınılmaz anı kolladı. Dakikalar geçiyor ama bahsi geçen temiz ölüm gelmek bilmiyordu.

"Garip!"

İçinde yeşeren şüpheyle ayağa kalktı ve olabildiğince sessiz adımlarla kapıya yaklaştı. Kapının kırık sürgülü kısmını el yordamıyla bulup çekti. Kilitlenmemişti. Kısacık anda, Merva’nın aklında yığınla soru peyda oldu. Niçin öldürülmediğini, kapının neden kilitlemediğini anlamaya çalışıyor, neler döndüğüne dair mantıklı bir cevap bulamıyordu.

Hafifçe aralanan kapıdan içeri sızan mat ışık hüzmeleri, Merva'nın üzerinde boydan boya ince bir çizgi oluşturdu. Yüz hatları sersemleşmeye ve kalbi gümbürdemeye fırsat bulamamışken uzun boylu bir Yeşil Başlıklı tarafından fark edildi. Her ne kadar görünmese de pelerinin altına sokuşturulmuş yüz, şaşkındı. Ruh göçüne zorlanan yeşil insanların haftalar önce kendilerini Kızıl Vaatçi'den koparıp bu sapkın kızın peşine düşmelerinden bu yana garip bir olayla karşılaşmamıştı. Şimdi ise tüm sapkınlığın kökeni olan ve beklenen çağın kabul etmediği kişi, olması gerekenin aksine yaşıyordu. Buna müdahale etmesi icap ederdi.

Düşünmeye dahi fırsat bulamayan Merva, hemen kapıyı kapattı ve artık yanmayan, karşı duvardaki meşaleye doğru koştu. Neyse ki, kapı tam zamanında açıldı da karanlıkta duvara toslamaktan son anda kurtuldu. İki Yeşil Başlıklı ellerinde mızraklarıyla içeri koşarken Merva, meşaleyi almaya çalıştı. Parmak uçları değse de daha fazla uzanamıyordu. Bu yüzden zıplamak zorunda kaldı. Meşale yukarı doğru hareketlendi ama onu duvara tutturan paslı halkadan kurtulamadı.

Silah olarak kullanmak istediği şeye ulaşmakta başarısız olunca can havliyle arkasına baktı. Yeşil Başlıklılar çift dişli mızraklarını kaldırdılar. Gayeleri, aynı anda ona saplamaktı. Merva insiyaki bir hareketle dizlerinin üstüne çöktü. Başının birkaç santim yukarısında çakışarak duvara değen mızrakların iç gıcıklayıcı sesi, kulakları sağır edecek cinstendi. İleri atıldı ve ona saldıranlardan birini kalçasından itti. Sırtüstü yere düşen kişi, genç ve zayıf bir kadındı. Başı taş zemine değince görüşü kararır gibi oldu. Bu da tepki vermesini geciktirdi.

Fırsattan istifade eden Merva, diğer kişinin saldırısını savuşturduktan sonra sahipsiz kalan mızrağı aldı ve bir sonraki saldırıya mızrakla karşılık verdi. Göğüs kafesi hızla inip kalkıyordu. Daha önce hiç böyle dikkat kesilmemişti. Tüm duyuları, karşısındaki insanın hareketlerine odaklanmıştı. Ellerinde tuttuğu ağır silah, düşmanından gelecek en küçük harekete amadeydi. Onu taşımak dahi zorken, istediği her hareketi yapamazdı. Dolayısıyla dikkat dağıtacak bir şeye ihtiyacı vardı. Göz ucuyla sağ tarafında duran ve kıpırdanan Yeşil Başlıklıyı görebiliyordu. Yavaş adımlarla, yan yan ona doğru yürümeye başladı. Katettiği her mesafeyle birlikte ayaktaki Yeşil Başlıklı da aynı hızda yol aldı. Sol dirseği üzerine kalkan yerdeki üye, sağ eliyle Merva'nın ayaklarına doğru hareketlendi. Ancak baş dönmesi yüzünden kolu havada kaldı. Merva onun karnına sert bir şekilde bastı. Darbenin etkisiyle acıyla haykıran üye aniden kımıldadı. Bu, yoldaşının dikkatini dağıtmadı. Yine de çekilmekte yavaş kalan Merva'nın yere düşmesine sebebiyet verdi. Sırtüstü yere devrilen Merva, yoldaşının karnına basarak bir zebani gibi elinde mızrakla başında dikilen başlıklıya baktı.

Nefes Alan HapishaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin