Hoş geldiniz!
Keyifli okumalar dilerim^-^/İvedilikle hareket edip geçitten bir an önce çıkmak isteyen Aran, ter içinde kalmıştı. Saçındaki ak tutam, alnına yapışmıştı. Bir yandan Tolga Canyurt'un kaçış teşebbüsünü engellemeye çalışırken öte yandan eliyle duvarı yoklayarak ilerlemek, onun için zordu. Karanlık, canını sıkıyordu. Çocukluğundan kalan nahoş bir histi ancak zayıflıklara tahammülü olmadığı için bunun da üstesinden gelmeyi başarabilmişti. Her şeyin olduğu gibi, karanlık ve dar geçidin de muhakkak bir sonu olduğunu aklına kazıdı. Bitecekti. Soğuk ter damlacıkları çenesine doğru süzülürken derin bir soluk aldı ve koluyla alnını sildi.
"Beni onlara teslim edersen Boz'a ulaşamazsın." dedi Tolga Canyurt, son bir gayretle. Geriye gitmek için can atan adımları, Aran engeline takılıyordu.
"Boz'un nerede olduğunu bilseydin daha o habis odadan ayrılmadan bu bilgiyi bana karşı kullanırdın. Şimdi uysal ol da yürü!"
Aran, elindeki silahla önünde yürüyen adamı kürek kemiklerinin arasından dürttü. Emin tavrından ödün vermeden konuşması, Merkez'e götürülmek istemeyen bakanı umutsuzluğa itiyordu. Geçitte yürüdükleri vakit boyunca, Tolga Canyurt ne derse desin onu dinlemedi. Sercan'ın yüzbaşı ile nasıl bir pazarlığa oturduğunu merak etmişti. Yüzbaşı için kârlı bir anlaşma olmalıydı. Aksi takdirde, oldukça sıkı eğitimlerden geçmiş Merkez askerleri, verilen emrin dışına çıkmazdı. Geçitte yürümeye devam etti. Zifirî karanlıkta süzülen belli belirsiz hüzmeleri görünce duraksadı. Tünele inmeden önce kilerde bulduğu ince halatla arkadan bağladığı bakanın ellerini şimdi çözüyordu.
"Ne oldu da beni çözüyorsun?"
"Ellerini öne uzatırsan merdiveni fark edeceksin. Önce sen çık! Yalnız unutma, ben silahlıyım!"
Merdiveni çıkan ikili, bakanın kafasının geçit kapağına çarpmasıyla durdu. "Kahretsin, çok karanlık!"
Kapak açılmış, tepelerinde dikilen kişi iri kıyım, yüzünde yara izi olan bir asker olmuştu. Çıktıklarında tüfeğinin namlusunu doğrultan tek kişinin o olmadığını gördüler. İkiliyi çepeçevre saran beş asker, her an ateş etmek üzere bekliyordu. Tolga Canyurt, teslim olduğunu bildirmek maksadıyla ellerini havaya kaldırdı. Aran da kendi silahını yine onun kürek kemikleri arasına dayadı. Mademki bakanı canlı istiyorlardı, o da tek sigortasının elinden kayıp gitmesine izin vermeyecekti. Görüş alanındaki her askere tek tek baktı. Onların yalnızca er olduğunu kavraması uzun sürmedi.
"Yüzbaşı Hakan nerede?"
"Seni sıradan bir yüzbaşıyla görüştürmek büyük bir israf olurdu, Sekiz'in Ak Og'u."
İşte bu, Aran'ın duymayı beklemediği bir hitaptı. Sekiz'in Ak Og'u, yani Batı'nın Seyyahı idi o. Grup üyeleri dışında kimse renk kodunu veyahut temsil ettiği yönü bilmezdi. Aralarında bir hain bulunduğu düşüncesi zihninde belirdi. İstemsizce sinirlendi. Kimseye belli etmedi ama kendine kızdı. Bir hiç uğruna heba olacak onca planı düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefes Alan Hapishane
Bilim KurguToz kokusu? İşte bu, az önceki göz alıcı manzaraya dâhil olmayan bir detaydı. Hemen gözlerini açtı ve etrafına bakındı. "Arkandayım." diye duyduğu sesle birlikte Merva'nın aniden pompalanan kanı, yüzüne sıçradı. Yakıcı yanakları, büründüğü rengi en...