Bölüm 19 /// Nedenler, Hedefe Giden Yolu Belirler.

17 2 43
                                    

Hoş geldiniz!
Keyifli okumalar dilerim^-^/

Güneşin batmaya başlamasıyla gök kızıla bulandı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güneşin batmaya başlamasıyla gök kızıla bulandı. Uzaklarda, Erzincan'da yiten nefesler ne Aran'a ulaşacaktı ne de Taylan'a. Sekiz'in Ak Og'u zırhlı, siyah araçta oturmuş beklerken Taylan da dışarıda durmayı cazip bulmuştu. Onu korumakla görevli iki asker dışındakiler, doğaya yenik düşmüş küçük bir kasabayı araştırmakla meşguldü.

Sıcak esen akşam meltemi, Taylan’ın siyah ceketini çıkarmasına sebep oldu. Zaten dört kapısı da açık olan aracın arka koltuğuna güzelce katladığı ceketini bıraktığı esnada gözleri, öteki uçta oturan Aran'a takıldı. Onunla anlaşma yapmak, riskli bir işti. Planında başarılı olup olamayacağını öngöremiyor, işin varacağı noktayı kestiremiyordu. Nihayetinde intikamın sarsıntılı kuşağına adım atmıştı. Sekiz Og ile yapmayı planladığı şeyler, eyleme dökülürse Merkez bunu elbet öğrenecek ve geri dönüşü olmayacaktı. Dolayısıyla ismi, bu dünyadaki en büyük gücün hanesine düşman olarak yazılacaktı.

Kapının cebinden mavi bir bez çıkardı. Dış kısımdaki tozu aldı ve bezi ön kapının cebine tıktı. Sonra da kapattığı arka kapıya yaslanarak gözlerini yumdu. Kendi karanlığındaki hayalde, esen meltemin uçuşturduğu sarı saçları izliyordu. Her birini tek tek incelediği uzun teller yüzüne değiyor, başaklar misali güneşe kafa tutuyordu. Yüzünde temas ettiği her yere kor izler bırakıyor ama yakmıyordu. Unutmuş olduğu nefesi aldı. İçi titredi, ruhu sarsıldı ve yüreğini burkan sızı, onu gözlerini açmaya mecbur bıraktı. Şu an dahi hissettiği bu anı, gücünü yavaş yavaş çekiyordu. Ayakta duramayacağını anlayan adamın arka koltuğa oturmaktan başka çaresi kalmamıştı.

Canı sıkıldı. Adamlarının bir işi bu kadar uzatmasına lanet etti. Baş başa kaldığı genç adamın her fırsatta uyuması, canını sıkıyordu. "Eldiven giymek terletmiyor mu?" diye sordu çehresinde beliren ekşi ifadeyi silmeden. "Yaz mevsimindeyiz."

Gözlerini açarak anlık bir sırıtışla sol eline bakan Aran, siyah deri eldivenini çıkardı. Böylece elinin sırt kısmındaki sekiz yönlü dövme de ortaya çıkmış oldu. "Kim olduğumu bildiğine göre şimdilik eldivene ihtiyaç yok."

"Madem gizliliğe önem veriyorsun, dövmeyi neden eline yaptın ki? Dikkat çekmeyecek bir yer de kâfiydi."

"İnsanlara bu elle yön vermek istiyorum."

Fısıltısı kulağını doldururken geçmişine uzanmamak için mücadele etti Aran. Çaresizliğin dem vurduğu hatıraların acısı sol eline öylesine kazınmıştı ki, tekrar o anlara uzansa şimdiki zamana bir daha dönemeyeceğini hissediyordu. Çölde esen kavurucu rüzgâr gibiydi; suya uzansa serap görecek, gölgeyi düşlese geceyi beklemek zorunda kalacaktı. İhtiyaç listesi anbean kabarırken gerçekleşmeyi bekleyen umutlar, sabun köpüğünü aratır nitelikteydi. Sol elini gözleri hizasına kaldırdı ve kapatıp açtı. Elleriyle bir şeyi kavramakta gerçekten de kötüydü.

Nefes Alan HapishaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin