Hoş geldiniz, arkadaşlar^-^/
'Oku, oku, bitmiyor!' diyebileceğiniz bir bölümle karşınızdayım.
Ayrıca Kurban Bayramınız şimdiden mübarek olsun ❣️
Keyifli okumalar!Merva, markete girmeden önce aşağı ineceklere son defa baktı. Yüzüstü uzanmış olan Sercan'ın yalnızca siyah spor ayakkabılarını görebiliyordu. O da hemencecik kaybolmuş, ardında havalanan küçük bir toz bulutu bırakmıştı. Acele et, diyordu haklı olan iç sesi. Sercan yanında olsaydı eğer, bunu onun söylediğine yemin edebilirdi. Acele etti ve markete girerek yiyecek aramaya koyuldu. Çoğu şeyler, onlar gelmeden önce başka kişiler tarafından alınmıştı. Özellikle pişirmeden yenilen gıdalar tamamen tüketilmişti.
"Tüh ya! Nehir için çikolata bulmayı umuyordum."
Merva'nın serzenişine acıyla gülümseyen Sedat, karşılık vermedi. Anlaşılan o ki, Barış daha farklı düşünmüştü.
"Kuru gıdalar kalmasına bile şaşırdım ben."
Merva onun kasiyer kısmından poşetler çıkarmasını izledi. Barış her birine dörder poşet vermeye başladı. "Buraya inmek problem teşkil etmiyor." dedi. Yırtılma ihtimaline karşı daha da sağlamlaştırmak maksadıyla iki poşeti iç içe geçirdi. Diğerleri de onu taklit etti. "Herkes gelip almıştır. Ayhan dedikleri o patron bozuntusunun asıl istediği, alt kattaki depoda bulunan ilaçlar."
Merva gürültüyle yutkundu. İçine düşen korkuyu yadsıyamıyordu. "Ya bir şey olursa?"
"Bunu düşünmenin bize bir faydası yok." Yekta içeceklerin bulunduğu reyondan, sesini yükselterek konuşmuştu. Sözleri ani bir şokun haberiyle devam etti. "Olamaz! Tüm meyve sularının tarihi geçmiş."
Sedat onun yanına gitti. Eline aldığı bir kutuyu inceledi ve Yekta'ya uzattı. "Yalnızca bir ay geçmiş. Bunu içebilirsin."
"Şeftali de hiç sevmem."
Diğerleri onun yanına vardılar. Karınları doymazdı ama en azından kazınan midelerini yatıştırabilmeyi umdular. Yekta'nın düş kırıklığı ortamı biraz yumuşatsa da gerginlikleri kazık gibi çakılmıştı bir kere ve bu şehirden çıkmadıkları müddetçe yerinden oynatılamazdı. Dolayısıyla kuru gıdaları poşetlere koyup bir an önce gitmek istediler. Güneşin aydınlattığı giriş kısmını geçip ileri reyonlara gittiklerinde, feneri yakma gereği duydular. Kıyafetler vardı ve onlara pek dokunulmamıştı.
"Ne de olsa evleri sağlam. Yeni kıyafetlere ihtiyaç duymamışlar." dedi Barış kendisi için düzgün giysiler bakarken. Kumaş pantolon giymekten hiç hoşlanmazdı. Bu nedenle üzerindeki kıyafetlerden bir an önce kurtulmak için can atıyordu. "Önce yedek fener baksaydık keşke." diyen Merva'nın da kendisiyle birlikte tişört baktığını görünce gülümsedi. O bir şey söylemese de, yanlarından geçip çocuk reyonuna giden Sedat susmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefes Alan Hapishane
Science FictionToz kokusu? İşte bu, az önceki göz alıcı manzaraya dâhil olmayan bir detaydı. Hemen gözlerini açtı ve etrafına bakındı. "Arkandayım." diye duyduğu sesle birlikte Merva'nın aniden pompalanan kanı, yüzüne sıçradı. Yakıcı yanakları, büründüğü rengi en...