Selamün Aleyküm!
Hoş geldiniz! Yine uzun bir bölüm var önümüzde. İnşaAllah okurken sıkılmazsınız ❣️Merva, toprağın bittiği ve beton zeminin başladığı yerden geçti. Çukura iyice yaklaşıp derinlere baktı. Fark etti ki, şu an durduğu yer, mağazaların üst kısmıydı. Gardiyanlara zarar vermeden inebilirlerdi ama bunu Ayhan’ın grubu da yapabilirdi. Muhakkak bilmedikleri bir durum söz konusuydu. Aksi takdirde silahlarını boşa harcayıp da yiyecek ve ilaç tedarikini yabancı gruplardan istemeyeceklerinin farkındaydı.
Sonra ne zamandan beri böyle şüpheci düşünmeye başladığını sorguladı. Iğdır'dan Erzurum'a ilk geldikleri vakit, Sercan'ın daha dikkatli davranması gerektiği hakkındaki uyarılarını hatırladı. Ama o zamanlarda grup olarak hep beraberlerdi. Merva daima onlara güvenmiş ve gereken alakayı bir türlü gösterememişti. Sercan'ın istediği dikkatli davranışı o kadar uğraşmasına rağmen hiç becerememişti. Yeşil pelerinlilerin baskını gerçekleşip de kaleye hapsedildiğinde ise yalnızdı. Ancak o vakit durumun vahametini kavrayabilmiş ve gözlem ile dikkat yeteneğini bir nebze de olsa geliştirebilmişti.
"Aran'ın bana öğrettiği değerli bir bilgi." diye mırıldandı.
"Aran kim?"
Şaşkınca sesin geldiği tarafa bakan Merva, Vuslat'la göz göze geldi. "Sadece kalede tanıştığım biri. Yanımdaki zindanda tutuluyordu. Ona göre sorularımı hep yanlış zamanda soruyormuşum ve etrafımda olanları okuyamıyormuşum."
"Madem iyi bir gözlemci, kalede ne işi vardı? Neden yakalandı?"
"Bilmiyorum. Yanlış zaman diye diye sorularımı geçiştirdi." Bir müddet düşündü. Onun ne kadar rahat bir insan olduğunu anımsadı. Sonra da aklına Veli düştü. Her ikisi de yetenekliydi ve dahi arkadaşlardı. Biri kilit altında tutulup kendisine dokunulmaz biriymiş gibi davranılırken diğeri de Tolga Canyurt'un en güvendiği kişi olarak her deliğe girip çıkabiliyordu. "Sanırım orada yapması gereken bir iş vardı. İstese çoktan kaçardı."
Merva, Aran'ı tanıyan diğer kişiye, yani Sercan'a baktı. Onun ilettiği mesajı düşündü. İstediğini ona ver. Sercan bir şeyler saklıyordu. Belki de bu yüzden bazı şeyleri açıklamayı hep geçiştirmişti. Her şeye rağmen ona güveniyordu. Kendisinin aksine Sercan, uygun zamanı kollardı.
Zihnini dolduran düşüncelerden kendi isminin anılmasıyla arınan Merva, yine zamansız tavrından elem duydu ve olup bitene kendini bıraktı.
Aran haklı, yanlış zamanda yanlış şeyleri düşünüyorum. Kendine gel, sırası değil!
"İlk inen Merva değil, ben olacağım." dedi Sercan, Ayhan'a direnerek. Merva'yı, Nehir'i, onunla ilgilenmesi için Sedat'ı ve anlaşabilirse yarası tam olarak iyileşmemiş Barış'ı yukarıda bırakmak istiyordu. Ayhan ise ondan farklı bir plan yapmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefes Alan Hapishane
Science FictionToz kokusu? İşte bu, az önceki göz alıcı manzaraya dâhil olmayan bir detaydı. Hemen gözlerini açtı ve etrafına bakındı. "Arkandayım." diye duyduğu sesle birlikte Merva'nın aniden pompalanan kanı, yüzüne sıçradı. Yakıcı yanakları, büründüğü rengi en...