Bölüm 12 /// Bir Anlaşmayı Sırtlanmak, Vefa Gerektirir. / Kısım 2

14 2 42
                                    

Hoş geldiniz!
Keyifli okumalar dilerim^-^/

Hoş geldiniz!Keyifli okumalar dilerim^-^/

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Lideriyle anlaşmamız var." dedi Sercan tahta kapıya doğru ilerleyerek. "Ben ona bilginin yolunu açıyorum, o ise yolun nereye vardığını öğreniyor. Hadi gidelim!"

Kapıdan çıktıktan sonra yanan meşalelerin tutturulduğu taş duvarlı koridorun öteki ucundaki merdivene yöneldiler. Demir parmaklıklı zindanların önünden geçerken "Çıkarın bizi." sesleri de şiddetini arttırmıştı. Pelerinini daha önceden çıkarmış olan Veli "Beyinsizler!" diyerek yolu herkese gösterdi.

"Onların zindanda ne işi vardı ki?"

Veli, grupta yaşça en büyük olan Vuslat'ın bu sualini hemen cevapladı. "Benim fikrimdi aslında. Tolga Canyurt'a dedim ki, mademki bir ağaçtan medet umacaklar, öncelikle onlara o ağacın çektiklerini yaşatmalıyız. Biz toprağı ve yeşilleri harcadık, sonra da beton yığınlarının altına hapsettik. Bu yüzden onların acısını ve masumiyetini anlayamayan bir insan, Kızıl Vaatçi'nin halkı olmaya layık olamayacaktı. Böylelikle bakan, onları zindana hapsetti. Onlar da gün boyu zindanlarda Kızıl Vaatçi'nin öğretilerini ezberleyip durdular. Tabii sadece gönüllü olanlar. Çoğu insan, doğal olarak kabul etmedi. Bu da onların hazin sonu oldu."

"Tam bir şeytansın!" dedi Roza tiksintiyle.

"Hayır, ben bir fısıldayanım. Onlar da akıllı olup dinlemeseydi."

"Nereye?" diye sordu Kağan hesap sorarcasına.

Merva'yı arayan topluluk en üst kattan aşağı inince Veli, kimlerin nerede olduklarını tarif etti. Sercan, gruba neler yapmaları gerektiğini anlattı ve Merva'nın son girdiği odaya tek başına daldı. Grubun planını öğrenen Veli de "Madem durum bu, kilerde ihtiyacımız olan bir şey vardı." diyerek geldiği yolu geri döndü.

İçeri giren Sercan, hayatında gördüğü en musibet ortamlardan birine adım attığını anladı. Odayı çepeçevre saran tehditkâr köklerin aldığı nefesi duyabiliyordu sanki. Uzaklardan gelen aşina sesler, ruhuna seslenir gibiydi. Hayır! Bu, Merva'yı arayan topluluğun telaşı değildi. Daha sakin lakin daha tehlikeli bir varlığın hitabına benziyordu. Önemsemedi. Aklında yalnızca kurtarması gereken yaşamlar ve Aran'a iletmesi lazım gelen mesaj varken görmediği düşmanı önemsemeyi, şu durumda suç kabul etti. Adımlarını, Veli'nin direktifleri doğrultusunda köklere ve tavandan sarkan kırmızı zarlı bombeli yapılara değmeden attı. Mümkün olduğunca hızlı ve dikkatliydi. Artık kendi solukları, tekinsiz köklerin nefesine baskın gelmişti.

Hareket etmeye başlayan köklere basmadan ilerledi. Zarlı yapıların bombeli olanlarının arasından tamamen sıyrıldı. Kıpırdıyor düşüncesi aklında vuku bulurken nutku tutuldu. Zarın içindeki karaltılar, tam da Veli'nin anlattığı gibiydi. Tohumlar ile bedenler uyumlu olunca ağacın onları kendi bünyesine almış olduğunu görebiliyordu.

Nefes Alan HapishaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin