Bölüm 15 /// Kuralsız Yaşam, Kilitli Arzuları Dışarı Salar!

23 2 82
                                    

Hoş geldiniz!
Bugünkü bölümün tamamını zamanında düzenleyince iki kısma ayırmayayım dedim.
Keyifli okumalar^-^/

Erzurum'dan uzaklaştıktan sonra aldıkları yol, onlara insanlardan ne kadar da uzak kaldıklarını fark ettirmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Erzurum'dan uzaklaştıktan sonra aldıkları yol, onlara insanlardan ne kadar da uzak kaldıklarını fark ettirmişti. Kimi zaman küçük gruplarla yolları kesişiyor, saldırıp saldırmayacaklarına karşı duydukları tedirginlik peyderpey yükseliyordu. Kararsızlıkla geçen her an, silah kavrayan parmakları titretiyordu. Her grup bir diğerini izliyor, karşıdan geçenden mümkün olduğunca uzak durmaya itina göstererek yoluna devam ediyordu. Saldırı olmuyordu lakin emniyetli bir mesafeye ulaşmadan silahlarını da indirmiyorlardı. Zaten dikkat, asla taviz vermedikleri noktaydı. Rahat nefes, yalnızca farklı gruba denk gelmedikleri sürece alınıyordu. Güvensizlik salya olmuş, akıyordu akıllarına damla damla.

Bir kısım evler, binalar yine zarar görmüştü. Tıpkı öncekiler gibi, vardıkları şehrin küçük yerleşim birimlerinden geçerken de tehlikenin kulak çınlatan sesinden muzdarip oldular. En küçük şey dahi cisminden daha büyük bir psikolojik baskıya sebebiyet verirken sessiz sedasız, hızlı bir şekilde Erzincan'dan geçip gitmeyi istediler. Zira her uykudan uyanışı çığlıkla gerçekleşen Nehir, yerlerini belirten bir gösterge gibiydi. Uyku süreleri azalsa da normalden daha sık uyuyor, gördüğü kâbusları kimseyle paylaşmıyordu. Bu yüzden herhangi bir tehlike vuku bulmadan önce insanlarla karşılaşmanın yüksek ihtimal taşıdığı yerlerden uzaklaşmak istiyorlardı.

Onlar yönünü batıya çevirmişken diğer grupların tam zıt yönde ilerlemeleri, hayli dikkat çekiciydi. Gördükleri her çehrede haddinden fazla tedirginlik, silaha sarılan her parmakta fenalığa şahit gerginlik vardı. Yorgunluk, ter damlaları şeklinde vücutlarında birikmişti. Dur durak bilmeden gitmeye meyilliydiler.

"Bir tuhaflık var." diyen Roza'ya Kağan yanıt verdi. "Korkuyorlar."

"Ve anlaşılan kaçıyorlar." dedi Sercan. Onların bir şeyden dolayı kaçtıklarını varsayıyordu. Karşılaştıkları en küçük grubu durdurdu. Siyah takım elbise giyen iri ve esmer bir adam, ateş edilmeyeceğinin garantisini alınca neden kaçtıklarını ivedilikle anlattı.

"Erzincan'da yiyecekler satılık ve biz alamıyoruz. Bu yüzden de gizlice kaçtık. Tedirginliğimiz de peşimizde olup olmadıklarını bilmememizden kaynaklı."

İri adam daha fazla konuşmak istemedi. Bir an önce oradan uzaklaşmak niyetindeydi. Ancak birkaç adım gittikten sonra onunla birlikte olan ellili yaşlardaki ve arkadaşına nispeten çelimsiz sayılan diğer adam aniden seslendi.

"Bizden size bir tavsiye: Sakın şehir merkezinden geçmeyin! İlçe ve köylerdeki bütün yiyecekler toplandı ve tek elden, merkezden insanlara dağıtılıyor; tabii karşılığı da alınıyor. Bana sorarsanız, kimseye bulaşmayın. Birkaç gün açlığa dayanın ve merkeze girmeden bu şehirden uzaklaşın! Aksi takdirde ölüm her an yanı başınızda olacaktır."

Nefes Alan HapishaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin