Bölüm 10 /// Sevgiyi Korumak, Onu Tanımak Kadar Değerlidir.

20 2 44
                                    

Selamün Aleyküm, arkadaşlar! Kadir Gecemiz mübarek olsun 💕
Bölüm biraz uzundu. Olayı bölmek istemediğim için tek parça hâlinde yayımladım ama lütfen gündüz okuyun. Bölüm bir süre burada ama Kadir Gecesi yılda bir defa geliyor. İyi değerlendirelim bence.

Bölüm gibi açıklama da uzun oldu 😂
Keyifli okumalar^-^/

Kayhan'ın boynunu kıran ellere dikkat kesilen Merva, avuçlarını yukarı doğru çevirdi ve kendi ellerine baktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kayhan'ın boynunu kıran ellere dikkat kesilen Merva, avuçlarını yukarı doğru çevirdi ve kendi ellerine baktı. Uyanınca artık kıpırdamayacak olan Yeşil Rehber için üzülmüştü ama asıl kendisi için endişe etmeliydi. Hayat bitirici bir yola adım atmayı düşünmek dahi aklından geçmezken, hiç farkında olmadan bu yönde ilerliyordu. "Pelerini çıkarman gerek." diyen Aran'ı işitmedi. Kilitlendiği nokta, zihnini tamamen ele geçiren sislerin vantuzlu kollarından kurtulmak, imkân dâhilinde değildi. Apansız gelen sarsıcı bir çift kolun etkisi, sözlerden daha fazla şiddet içeriyordu.

"Yargılamak iyi bir zamanlama gerektirir, saf kız. Zaman ise şu an sahip olman gereken yegâne şey."

Merva ilkin boş gözlerle Aran'a baktı. Neyi yargıladığını düşündü. Neden zamanı olmadığını garipsedi. İçindeki hüznün iğneli batışları tek tek acısını hissettirirken gözleri, yusyuvarlak oldu. Acele etmeliydi. Ona ihtiyacı olan arkadaşları varken, seri bir şekilde harekete geçmesi gerekirken duygularına esir düşmesi affedilemezdi.

Harcadığı her saniye, vücuduna sönmeyen ateşler savurdu. Hemen koşmaya başladı. Lakin adımlarının önüne çekilen set, fazla ileri gitmesine müsaade etmedi. Uzun pelerinin eteklerine takılıp düştü. Peyda olan gürültüyü kimsenin duymamasını dileyerek, bir süre öylece bekledi. Küçük gürültüye binaen üyelerden birinin gelip gelmediğini anlamaya çalıştı. Düşüşünden sonra sessizlik üfüren kimsesiz koridorda yankılanan tek şey, üst katı dolaşan toplu ayaklardı. Tarikat üyeleri kendi pürtelaş patırtıları yüzünden, onun düşüşüne sağır kesilmiş olmalıydılar.

Merva, Veli'nin bıkkın bir şekilde nefes verişini duymazdan gelerek pelerini çıkardı. Temkini elden bırakmadan, olabildiğince hızlı olmalıydı. Pelerinliler neler olduğunu çözmeden önce arkadaşlarına ulaşmalıydı. Böyle bir fırsatın kolay kolay ele geçmeyeceğini biliyordu bilmesine ama damarlarında akan kanın hızı, onu telaşa sürüklerken bazı şeyler zahmetsiz olmuyordu. Sakin ol, diyerek hayali bir yumruk attı cana kastetmiş yüreğine. Cana kastetmişti, çünkü her saniyenin bir yaşama muadil olduğu nadir anların birindeydi ve yüreği, olmaması lazım gelen kargaşanın pençesindeydi.
Telaşın benim gecikme sebebim olacak, sakinleş!

Onun telaşı yüzünden okunurken Veli, dingin hâliyle ortama apayrı bir hava katıyordu. Acele etmesini gerektirecek bir durumda değildi. Görevini nihayet tamamlayabilmenin getirdiği rahatlığın kollarındaydı. Yaptığı işe odaklanmakta sıkıntı yaşayan Merva'nın içinde bulunduğu sakarlıkla hayli eğlenmişti. Ama asıl zevki, ihanetini anlayınca Tolga Canyurt’un yüzünde beliren ifadeyle alacaktı. Adamın yaşayacağı şoku düşünürken bile gülümsemesine engel olamıyor, keyifleniyor ve sabırsızlanıyordu.

Nefes Alan HapishaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin