Merhaba umut ışıklarım bu bölüm aslında yeni bi karakteri tanıcaz ve denizin geçmiş acıları travmaları gün yüzüne çıkmış olucak birazda ve sizden yıldıza basmanızı, yorum yapmanızı istiyorum bu zamana kadar yıldıza basıp yorum yapanlara ve yeni olarak yıldıza basıp yorum yapıcaklara teşekkür ederim iyi okumalar...
__şuleyle berçemi onların evine bırakıp vedalaştıktan sonra bizde havaalanına gitmiştik mardin'e doğru giden uçağımız havalanmıştı...
Mardin'e geldiğimizde bu sefer kontrollü davranmıştık hadi biz neyse de yanımızda hazal vardı uçak kapısını açtırmadan etrafı kontrol edip babamı arayıp korumaları teyit ettikten sonra uçaktan inip arabaya binip konağa doğru yola çıktık.
Akşam üstü düğün başlamadan konağa geldiğimizde bir duş alıp hazırlanmaya başladık zaten güneş bizim ne giyicemize karar vermişti yine siyah takımlar giyiceğimizi söylediğinde artemle mecburen kabul ettik.
Artemle ben hazırlanmışken konağın avlusunda güneş'i bekliyorduk herkes düğün salonuna gitmişti bizi rotinda abla kendi arabasıyla alıcaktı.
Güneş zümrüt yeşili elbisesiyle konağın merdivenlerinde inerken ikizim diye söylemiyorum çok güzel gözüküyordu bizim yanımıza gelip ikimizin de koluna girerken "hadi korumalarım rotinda ablayı daha fazla bekletmeyelim" demişti konak kapısından çıktığımızda rotinda abla tekti behram amcam kendi arabasıyla gitmiş olmalıydı. Güneş ön koltuğa otururken bizde artem'le arka koltuğa oturmuştuk, düğün alanına vardığımızda büyük bir düğün salonuna girmiştik hep birlikte bizim ailemize ayrılmış olan masaya annemlerin yanına oturduk...
Düğün salonunda gözlerim etrafta gezinirken o tanıdık yüzü görünce sarsıldım canımdan öte gördüğüm sevdiğim 12 yıllık arkadaşımı gördüm burdaydı yaşıyordu bir anda masadan kalktığımda sandalye yere düşmüştü kimse ne olduğunu anlamamışken ben mislin'in yanına gidiyordum gözümden yaşlar akmaya başlamışken karşısına geçip durdum.
Mislin'in gözleri büyümüş dudakları titriyodu. Bir an için hiç birimiz konuşmadık. Sanki zaman durmuş, etrafımızdaki her şey bulanıklaşmış gibiydi. Yalnızca biz vardık, o anın içinde sıkışıp kalmış iki eski dost...
O, güçlükle bişeyler söylemeye çalıştı ama kelimeler sanki boğazında düğümlenmişti. Ben ise hala göz yaşlarımı tutamıyordum, bir yandan şaşkın bir yandan sevinç doluydum mislin karşımdaydı, yaşıyordu "mislin" dediğimde sesim titriyordu ama cümleme devam ettim "sen yaşıyosun, nasıl?" diye sordum.
Mislin'in gözünden bir damla yaş düşerken "marvin" demişti sadece "sadece marvin mi diyosun 4 yıl dile kolay 4 yıl öldü bildim ben seni gözlerimin önünde öldün mezarında yattım iki hafta mezarında yattım yanından ayrılmadım karanlıktan korkuyorsun diye ışıklar kurdum nasıl yaptın nasıl?" diye ağlayarak sorarken aldığım cevap olduğum yerde kaskatı kesilmeme sebep oldu.
Mislin sadece "oyundu üzgünüm" demişti "oyundu he oyundu ben boynumda kardelen işlemeli senin fotoğrafın olan kolyeyi taşırken her şey oyundu öylemi uyuyamıyorum ben uyuyamıyorum biliyomusun bu son 4 yılda ne zaman gözlerimi kapatsam kabuslarla uyanıyorum her zaman senin kanlar içinde yerde yatışını görüyorum her ölüm yıl dönümünde mezarının başında kendimi suçlarken nasıl yaptın 4 yıl koskoca 4 yıl..." dedim ve devam ettim "kimsin sen mislin... Kimsin sen bana bunu nasıl yaptın..."
"Bir bıçağın yapamadığını yapardı yalan, yalan öldürmüştü beni..."
Mislin'in yüzü, benim öfkem ve acım karşısında solgunlaşıyordu. Gözleri kaçacak bir yer arar gibi etrafta dolanıyordu ama sonunda yeniden benimkilerle buluştu. "Marvin ben Mislin Haznedar, Ardıç Haznedar'ın kardeşiyim..." bu sözler kulaklarımda yankılanırken boynumdaki kolyeyi çekip çıkartırken mislin'in yüzüne attım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARVİN ~GERÇEK AİLEM~
General Fiction{~Gerçek ailem - Erkek versiyon~} Ailemi? aile kelimesi. Bir gün biyoloji dersindeyken konumuz "Aile kan guruplarıydı" sıra bana geldiğinde anne baba kan gurubunu söylediğimde hoca bana "senin kan gurubunun aile fertleriyle uyuşması imkansız" dediği...