{~23~}

307 23 6
                                    

Artem'in yüzündeki gülümsemesi büyürken "hay hay deniz yoktur marvin'im vardır" demişti şiveli bir sesle...

7 gün sonra:

1 hafta geçmişti o lanetli, her şeyin yalan olduğunu öğrendiğim günün üzerinden. Kendimi toparlıyodum ama bi gariplik vardı üzerimde eski ben, ben değildim sanki...

Söylediğim şeye bak artık eskisi gibi nasıl olucaksam ya da eskisi gibi olmak isteyip istemediğimi bile bilmiyordum.

O düğün gününden sonra çoğu şey aynı ilerlemişti konak ahalisinin bana karşı davranışları biraz daha yumuşamıştı sanırım hele abi tayfası bu aralar durmadan benimle iletişim kurmaya çalışıyolardı başından beri benim hakkımda ne konuştuklarını bilmem onları utandırsada vazgeçmeden peşimdelerdi.

İletişim kuramaya çalışan sadece onlar değildi mislin durmadan beni arıyordu mesaj atıyordu ama cevaplamıyordum keza ardıç'ta öyle. Ama fark ettiğim şey beni ikileme düşürmüştü.

Anonim mesaj gönderen numara beni aradığında hiçbirşey düşünmeden açmıştım ve karşıdan gelen sesle donup kalmıştım mislinin sesiydi bu zamana kadar bana anonim olarak mesaj gönderen mislin'miş...

Yine uykusuz geçen bir gecenin ardından sabahın beşinde yatağımdan kalmıştım geceleri uyuduğum uykum zaten çok azken iyice uyuyamadığım bir seviyeye gelmişti hatta bazı geceler hiç uyuyamadığım bile oluyordu.

Banyoya işlerimi halletmek için girdiğimde ayna'da gördüğüm görüntü beni şaşırtmamıştı bu günlerde durmadan burnum kanayıp başım dönüyordu ve bazen karnım da dayanamıyıcam bi şekilde ağrılar, kramplar oluşuyordu.

İşlerimi hallettikten sonra üzerimi değiştirip odamdan çıkmıştım bu aralar uyku tutmadığı için konağın geniş olan oturma balkonunda güneşin doğuşunu, şafağı seyrediyordum o kadar güzeldi ki o şafak'ın doğuş görüntüsüne bayılıyordum.

Yine düşüncelere dalmışken sırtıma değen ellerle yerimden sıçramıştım adeta arkama dönüp baktığımda artem'i gördüm. Gözünün altları morarmış benim gibi bitik bi halde duruyordu ama bu son 3 günden beri oluşan bi durumdu bir şey olmuştu ve bize söylemiyordu değişmişti, sessizleşmişti.

"Yine uyuyamadınmı marvin'im" dediğinde bu dediğine hafifçe gülümsedim bana o hastane gününden beri her zaman Marvin'im diyordu deniz ismini lugatından silmişti sanırım. "Yine uyku tutmadı sen niye bu saate ayaktasın artem?" dediğimde "sen niye ayaktaysan bende o yüzden ayaktayım marvin'im" demişti ikimizde daha fazla konuşmamıştık sanki o anda biz sessizce şafağı seyrederken sessizlik bizim yerimize konuşmuş, bize huzur olmuştu...

Ama ben o huzurun başıma yıkılıcağından şu anlık habersizdim.

Artem'le birlikte kahvaltı masasına giderken aramızdaki sessizlik devam etmişti biz orda otururken konak ahalisi uyanmış sofralar kurulmuş masadaki herkes yerini almıştı...

Bugün biraz gezip dolaşmak, aklımdaki düşüncelerden biraz olsun uzaklaşmak istiyordum buraya geldiğimden beri Mardin'i doğru düzgün gezip görmemiştim. Herkes kahvaltısını yaparken "ben bugün gezmeye çıkıcam" dediğimde herkes onaylar mırıltılar çıkarmıştı başımı güneşe çevirdiğimde "ikizim ben bugün arkadaşlarıma söz verdim" dediğinde anlayışla başımı sallarken o sırada Artem söze girdi "bende babamlarla şirkete gidicem" dediğinde onu da onayladığım sırada abi tayfası aynı anda "abim birlikte gezelim mi?" dediklerinde yüzümde bi gülümseme oluşurken "gezesim kaçtı" demiştim dediklerimle yüzleri düşerken çokta umursamamıştım açıkcası bugüne kadar bu kulakların işittikleri kolay unutulmuyordu.

MARVİN ~GERÇEK AİLEM~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin