{~28~}

198 33 6
                                    

Herkese merhabalar umut ışıklarım

Yeni sezonun ilk bölümüyle karşınızdayım. Oldukça uzun bir bölüm oldu. Umarım sıkılmadan ve bunalmadan sezonun ilk bölümünü zevkle okur, oylarınızı ve düşüncelerinizi benden esirgemez ve benimle umarım paylaşırsınız.

Ve artık kendime uzun zamandan beri var olan ama sizlere karşı tastiklemediğim mahlasımı sizlere okuyucum ve umut ışıklarım olarak dile getirmek istedim.

Bir gün içimde size gerçek ismimi söyleme cesareti bulma dileğiyle ama o güne kadar bana 𝓖. 𝓚𝓪𝓻𝓽𝓮𝔃 diyerek hitap edebilir bir soru yöneltmek istediğinizde bu mahlası kullanabilirsiniz...

Keyifli okumalar Umut ışıklarım

___

Yiğit Giray Karahan:

Deniz'in ağzından akan kızıl kanı gördüğümde donup kalmıştım. Onu kaybedemezdim bu kadar çabuk olmazdı. Hem daha onu hastaneye götürüp acıyan kaburgalarının iyileşmesini sağlicaktım.

Yüzü ellerimin arasındayken "bu kadar kolay pes edemezsin savaşman lazım! N'olur savaş, pes etme" diye bağırdığımda bir tepki verememişti. Ağzından akan kan benim ellerime bulaşırken gözlerimin içine öyle bir bakmıştıki o an onunla burda bu sokak ortasında ölmek istemiştim.

Deniz gidiyordu, onun bana olan bakışı bir vedaydı. Aslında kaç günden beri herkesle kimsenin haberi olmadan vedalaşmıştı benimle bile. Ellerimin arasındaki yüzünü sarstığımda bir tepki vermemiş bana bakan o güzel kehribar gözleri kapanmıştı.

Ses tellerim yırtılana kadar Deniz'in adını haykırdığımda deniz yine de uyanmamıştı. Deniz bugün Güneş'in ağıtıyla selasını okutmuş bu mardin sokakları ona musalla taşı olmuştu...

Deniz'i koruyamamıştım. Onun son anları bile acı çekerek nefes alışları bile ona zehir edilerek bitmişti. Kırılan kaburgaları her nefes aldığında ciğerlerine batarken gerçek babası onu herşeyden koruması gereken adam onun son anında her nefes alışında acı çekmesini sağlamıştı.

Deniz'in bedenine sarılıp hala ismini haykırırken sadece onun uyanıcağına inanmak istiyordum. Ölmediğine, pes etmediğine inanmak istiyordum.

Bir araba sesi duyulurken onunla birlikte bir ağızdan tiz bir çığlık koptu. Bu çığlıkla yerle kızıl gök birbirine karışırken tek yapabildiğim deniz'e daha da sıkı sarılmaktı...

Ardıç Haznedar:

Aslanbeyler konağından gelen telefonla birlikte mislinle hızlıca arabaya binip konağa giderken yol üstünde sokağın ortasında bir haykırış bir acı dolu ses yankılandı. Yerdeki beden kanlar içerisindeyken bir adam ona sarılmış acı dolu sesiyle "deniz" diye haykırıyordu aklıma gelen ihtimalle kanım donarken arabayıda durdurmuştum. Onun olmaması için içimden dualar etmeye başlamışken mislinin acı dolu çığlığı yankılandı kulaklarımda mislin hızlıca arabadan inip yerdeki bedene doğru koşarken "marvin" diye bir haykırış daha dökülmüştü dudaklarından.

Deniz olamazdı değilmi o yerdeki kanlı beden onun olamazdı? Onundu. Yerdeki kanlar içinde yatan beden ona aitti. Ayaklarımda yanlarına gidicek gücü bulamasam da onlara doğru ilerlerken yiğit sanki kendini dış dünyaya kapatmış gibi sadece "deniz" diye bağırıp acı dolu sesiyle haykırıyordu. Deniz ölmüş olamazdı değil mi?

Bu düşünceyle aklım başıma gelirken hızlıca mislinle yiğiti deniz'in üzerinden çekmiş deniz'i kucağıma alıp arabaya doğru koşmaya başlamıştım. Deniz'in bedeni soğuktu, üşümüştü. Mislin hızlıca peşimden gelirken yiğit sadece yerde çömelmiş bir şekilde kanlı ellerine bakıyordu. Deniz'in kanının bulaştığı ellerine...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MARVİN ~GERÇEK AİLEM~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin