7 yıl önce
Ağlamak çok doğal bir duygudur. Genelde üzülünce ağlarlar insanlar ama tam terside olabilir. İnsanlar mutluluktan da ağlayabilir.
Azra da ağlıyordu. İçine düştüğü durumdan dolayı ağlıyordu. Mutluluktan mı? Yoksa üzüntüden mi bilmiyordu? Ama ağlıyordu. Onu ağlatan şey ise karnında bir canlıya ev sahipliği yapıyor olmasıydı.
Evet, Azra anne olacağını öğrenmişti. Haftalardır bunun verdiği yükü omuzlarında taşıyordu. Ne diyecekti babasına? Karnı her geçen gün büyüyecek ve anlaşılacaktı. Ne olacaktı o zaman ona? Onun yaşadığı yerde namus her şeyden önemliydi. Eğer bir kız bekarken hamile kalmışsa bu büyük dedikodu malzemesidiri. Eğer bir kız kocası olmadan hamile kalırsa bu ailesinin yüzünü önüne eğdi demektir. Peki Azra bu yüke katalanabilecek miydi?
Eli karına gitti düşünceleriyle. Gözleri yaşlı camdan dışarıya bakmaya devam etti. Kimse ağladığını görmemeliydi. Kimse karadağların kızı bir taksinin içinde eli karnında ağlıyor dememeliydi.
Titrek bir nefes alıp boncuk boncuk yüzünden aşağıya akan yaşları elinin tersiyle sildi. Elini yavaşça karnından çekip yumruk yaptı. İçi titredi. Nasıl olmuştu bu bebek? Nasıl tecavüze uğrar uğraşmaz hamile kalabilmişti? Bilmiyordu! Bildiği tek bir şey vardı o da bu bebeğin babası bu bebeğe bakmak zorundaydı. Ne olursa olsun bakması gerekiyordu. Bu bebeğe kimse babalık yapmak zorunda değildi.
"Abla!" Diye bağıran taksicinin sesiyle Azra daldığı yerden sıçrayarak çıktı. Bakışlarını taksiciye çevirirken geldiklerini anlayıp başını salladı. Çantasından çıkarıp taksi parasını verdikten sonra taksiden indi.
Taksi arkasına bile bakmadan giderken Azra önünde indiği konağa baktı. Kudret konağına baktı. Buraya en son geldiğinde başına gelen mide bulandırıcı olayla titreyerek gerildi.
Burası o lanet adamın eviyidi. Ona tecavüz eden adamın. Karnında ki bebeğin babasının.
Korkuyla zihnine dolan görüntülerle yutkundu. Allahın cezası diyerek ellerini kulağına bastı. Buraya kadar gelmişken geri dönemezdi. Bir daha aynı şeyleri yaşamak uğruna geri dönmedi.
Zor olsa da cesaretini toplayıp konağın kapısını çaldı. Çok geçmeden kapı açılınca hiç beklemeden içeriye dalıp bağırmaya başladı.
"Hazar ağa!" Diye kükredi konağın avlusunda. Konağın avlusu boştu. Vakit geç olduğu için herkes odasına çekilmişti belli ki.
"Hazar ağa!" Diye bağırdı bir kez daha. Bu defa mutfağın kapısı açıldı ve içeriden çıkan ağa kadını görünce omuzlarını dik tutmaya çalıştı.
Ağa kadın Azranın yanına geldiğinde yüzünde şaşkınlık ve öfke vardı.
"Hayrola Azra kız! Gecenin bu saatinde ne işin var konağımda?" Dediğinde sesi katı ve kurallarına değer verir gibi çıktı.
"Hazar ağayla işim var Ağa kadın, izinin olursa onu görmek istiyorum." Dedi Azra saygısını bozmadan ama sesi sinirliydi.
"Bu saate mi?" Diye söze başlayacaktı ki ağa kadın sözü kesildi.
"Bu saate geldiğine göre önemli bir şeydir babanne. Ben bakıyorum." Diyen sesi duyuldu odasının merdivenlerinde.
Üzerine geçirdiği seten geceliğinin Üzerini bağlayarak hızla merdivenlerden inen Hazar ağaya baktı Azra. Onu görür görmez vücudu titremeye başlarken derince yutkundu ama geri duracak değildi. Korkuyla gerilen Azra titrek bir nefes alarak bunu dışarıya belli etmemeye çalıltırken Hazar ağa merdivenlerden inip gelip onun karşısında durdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşanmış Sırlar
Mystery / ThrillerBakışlarımı tekrar babama çevirdiğimde gülümsedim. "Ben geldim baba." Dedim güçlü durmaya çalışırken. "Hiç sevmediğin, elinin tersiyle silip attığın kızın geldi. Sırf kendini öldürmek istedi diye namussuz ilan ettiğin, kendini neden öldürmek istedi...