9. Bölüm

104 9 51
                                    

Medyadaki şarkıyla okursanız çok güzel olur♥️

Yazar'dan

Ameliyat hanenin önü sessizdi. Herkes sus pus içerden gelecek haberi bekliyordu. Ameliyat başlayalı nerdeyse beş saat olmuştu ama ne çıkan vardı ne giren. Sadece bir saat önce bir hemşire çıkmış ve elinde kan torbasıyla içeriye girmişti. Onun dışında ameliyat hala sürüyordu.

Herkes kafasını önüne eğmiş ameliyat sonucunu beklerken koridorun başında Melike hanım ve yanında kayınvalidesi Zerga hanım geliyordu. Yanında gelinleri Zümrüt ve Kübra da vardı. Zümrüt Melike hanımın koluna girmiş güçlükle yürüyen kadını ameliyathanenin önüne getiriyordu.

Annesi ve babaannesini gören Yahya koşarak yanlarına gelip ikisini de tutarak ameliyathanenin önündeki sandalyeye getirip oturtturdu.

"Bir haber yok mu Yahya?" Diye soran Zerga hanıma, torunu başını hayır anlamında salladı. Hepsi korkuyor. Başlarını, ağalarını kaybetmekten korkuyorlardı ve yaşananlardan dolayı Azra'ya sinirliydiler. Onca seneden sonra kalkıp gelmemeliydi diye düşünüyorlardı ama hiç biri neden geldiğini sormayacak kadar düşüncesizdi.

Hepsinin içinde Azra'ya karşı bir nefret vardı. Yıllar önce Kenan'ı ellerinden almıştı şimdi ise Agah ağayı almak istiyordu.

Bir tek Melike hanım nefret etmiyordu, bir anne evladından nasıl nefret edebilirdi ki. Hele ki yıllar önce kurbanlık gibi evlendirmesi yüzünden yıllarca dayak yendiğini öğrenmiş olmak kendini suçlu hissetmesine sebep olurken.

Özgür öfkeyle yerinden kalkıp koridorda volta atmaya başladı. Hepsinin içindeki bu nefreti görmek onun bile kanına dokunuyordu. Sanki bu kız yıllarca onlarla yaşamış biri değil de yılların azılı katili gibi davranıyorlardı.

Özgür koridorda volta atmaya devam ederken ameliyathanenin kapısının açılmasıyla durup doktora baktı. Ameliyat haneden çıkan doktor yorgun gözlerle Özgüre baktığında Özgür hızlıca doktorun yanına gitti. Doktor ağzındaki maskeyi çıkarıp konuşacağı esnada herkes ayağıya kalmış doktorun diyeceklerini bekliyorlardı.

Doktor derin bir nefes alarak konuştu. "Agah beyin durumu kritik, kalp krizi geçirmiş ve beyne uzun bir süre oksijen gitmemesi beyin ölümüne sebep olmuş. Bu sık karşılaştığımız bir durum değil ama size söyleyebileceğim bunlar...."

Doktorun konuşmasını bölerek bağırmaya başlana Yahyayla herkesin bakışı onun üzerine dönmüştü. Hepsinin canı yanıyordu ama Yahya'nın babasına olan düşkünlüğünü herkes bildiği için bu tepkiyi yadırgamıyorlardı.

"Ne demek istiyorsun doktor açık ol." Dediğinde doktor başka bir nefes daha aldıktan son başını salladı. Bu durumu açıklamak onun için de zordu.

"Dediğim gibi beyne oksijen gitmediği için beyin oksijensiz kaldı. Bu da Agah beyin uzun bir süre uyuması anlamına geliyor.

"Uzun bir süre, yani ne kadar." Diye sordu bu defa da Özgürdü.

"Bunu biz de bilemiyoruz. Belki hiç uyanmayacak belki de uyanacak ama felç kalıcak." Dediği şeyle sanki hepsinin başından aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Hepsi ayakta zor duruyordu.

Hepsi şoktaydı ve öfkeliydi. Yahya duydukları yüzünden öfkeden deliye dönerken herkesi orada bırakıp koşturarak hastahaneden çıktı.

Öfkeliydi ve her an bir şey yapabilirdi.

Azra'dan

Bir yerde okumuştum, önce ruh ölürmüş ardından ise beden. Ruhum öleli yedi sene olmuştu ama bedenim hala ayaktaydı. Sadece bir kurşuna bakıyordu. O kadar acımasızdı ki hayat, ruhumu almıştı benden ama bedenimi hala saklıyordu. Kızmıyorum ona oğlum da aynı şeyleri yaşamasın diye çabalıyordu ama biraz geç kalmıştı.

Yaşanmış Sırlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin