Bu defa arayı açmadan attım bölümü. Fark ettim de sezon finali yapmadan önce neredeyse bir haftada iki bölüm atıyormuşum. O tempoyu özlediğinizi biliyorum. Bu aralar iyi hissedersem o eski düzenimize geri dönebiliriz.
Neyse sizi fazla tutmayayım keyifli okumalar....
❤️
İnsanın bir yere ait olmaması nedir bilir misini? Memleketim neresi? Ben nereliyim? Hangi ev benim evim? Hangi köy? Hangi kasaba? Hangi şehirliyim? Hiç bir zaman bilemedim. Şu kısacık hayatıma kaç şehir? Kaç memleket? Kaç ev sığdırdım? Tam alışıp buralıyım dediğimde çıkan bir sorun, sıkılan bir kurşun, çalan bir telefon bana kendi gerçeğimi söyledi hep.
'Sen buraya ait değilsin.'
Ben de kendime her defasında bir yol bulmaya çalıştım. Bu yolda diken ve ya taşları umursamadan yürümeye çabaladım. Ayağım takıldı düştüm, diken battı kanadım ama yolumdan asla vazgeçmedim. Belki bu süreçte her şeyimi kaybettim. Hatta kendimi bile kaybettim ama ruhumu kaybetmediğim için hiç bir zaman yıkılmadım.
Bir gün geldi yolun sonu görünecek dedim. Bir gün geldi düştüğüm yerden kalkmaya yorulup orada saatlerce oyalandım. Ama hepsinin sonunda yolumdan dönmedim.
Yolun sonu nereye çıkıyor diye sormayın, çünkü ben o yolu hala bitiremedim. Mutluluğa mı çıkacak? Hüzne mi bilemiyorum ama içimde ki o ümit ışığını asla söndürmüyorum. Çünkü bir insanın, bir kadının ümit ışığı sönerse dünyası karanlığa bürünür.
Bu yüzden her zaman bir ümit ışığım vardı. Ne kadar zayıf yanarsa yansın o ateşi asla söndürmeyin.
"Anne!" Diye bağırarak mutfağa dalan Poyrazın bedeniyle daldığım yerden çıkıp karşımda neşeyle bacağıma yapışmış oğluma baktım.
Poyraz nefes nefese bacağıma yapışmış ıslak koyu kahveleriyle bana alttan alttan bakıyordu.
Elimde doğradığım domatesi salata tahtasının üzerine bırakıp ellerimi yıkamak için suyu açıp duruladım. Ellerimi üzerimde ki mutfak önlüğüne silip bana nefes nefese bir şey anlatmaya çalışan Poyraza baktım. Ellerini yavaşça bacağımdan ayırıp onun boyuna gelmek için eğildim.
"Çabuk sakla beni." Diye bir şeyler anlatan Poyraza gülümseyerek baktım.
"Oğlum azıcık yavaş yavaş anlat. Ne diyorsun anlamıyorum." Diye söylenince Poyraz kahkaha attı. Daha sonra ise derin bir nefes verip konuştu.
"Anne Yiğit abimle saklambaç oynuyoruz. Çabuk beni sakla, sayması bitti gelip beni bulmasın." Dediğinde heyecanının sebebini anladım. Gülümseyerek oturduğum yerden ayağıya kalktım.
"Hm." Dedim düşünür gibi yaprak. "Bakalım seni nereye saklayabiliriz."
"Anne azıcık hızlı düşünür müsün şimdi bulunacağım." Dedi heyecanla yerinde zıplarken. Bu haline kıkırdadım ve elini tutarak onu kapının arkasına sakladım.
"Burada sessiz ve gülmeden durursan kimse seni bulmadan söbeleyebilirsim." Dediğimde Kocaman gülümsedi ve elini ağzına götürüp fermuar kapatır gibi yaptı. Daha sonra eliyle beni gitmem için işaret verdi.
Bunun üstüne kapıdan uzaklaşıp tekrar salata yapmak için bıçağı elime aldım. Bıçağı domatese geçirirken Yiğidin sesi duyuldu Evin içerisinde.
"Elma dersem çık! Armut dersem çıkma." Dediğimde sesi mutfağa daha çok yakın geliyordu. "Armut."
Bakışlarım mutfağın kapısına çevirilince bana kocaman gülümseyip eliyle sus işareti yapan Poyraza güldüm. Daha sonra ise kapının girişinde elini ensesine atmış bana melül melil baka Yiğide baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşanmış Sırlar
Mystery / ThrillerBakışlarımı tekrar babama çevirdiğimde gülümsedim. "Ben geldim baba." Dedim güçlü durmaya çalışırken. "Hiç sevmediğin, elinin tersiyle silip attığın kızın geldi. Sırf kendini öldürmek istedi diye namussuz ilan ettiğin, kendini neden öldürmek istedi...