Süpriz sonlu bir bölüm oldu!
Okuyup yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalar ♥️
Kader, hayatım boyunca o kadar çok duyduğum bir kelimeydi ki bu, kader. Her insanın bir kaderi vardır. 'Kader çeker insanı beklenmedik yerlere' demişti bir keresinden annem. Kaderim çekti beni buraya. Hiç beklenmedik bir anda, hiç bana gelmeyeceğini sandığım kader bu defa da gülmüştü bana, tersine esmişti rüzgarı kaderin ve hiç beklenmedik bir anda getirmişti beni buraya. O esaretimden kurtulup gelmiştim buraya. Daha bir ay önceye kadar insan yerine bile konmazken şimdi değerli bir varlık yapmıştı beni. Kader böyle bir şey miydi? Bazen ağlatıp bazen ise güldürür müydü?
'Kaderden kaçılmaz' derdi babaannem. Ben kaderimden kaçmıştım. Belki de sadece kaçtığını sanmıştım. Bilmiyorum, bilemiyorum.
Bildiğim tek bir şey vardı o da geçmişimin de kaderim kadar güçlü olduğuydu.
Bazı geçmişler, bazen geçmiyor. Kader hep kurtulduğunu düşündürse de sadece bir yerlere saklıyor. Unutturuyor, üzerini örtüyor ve biz de kurtulduk sanıyoruz. Aslında onun da zamanının geleceğini söylüyor.
Belki kaçmıştım kaderimden ama şimdi kim alırdı ki benim kaderimin elinden.
Saatler önce ölümün eşeğindeyken şimdi ise yaşamın içimdeydim. Saatler önce son nefesimi verdiğimi düşünürken aslında ilk nefesimi alıyormuşum. Ölüm sandığım şey benim özgürlüğüm oluyormuş.
"Vücudunda ki yara izleri hiç normal yoldan alınmış değil. Bazıları bıçak yarası, bazıları kurşun, bazıları ise yanık yarası." Diye duyduğum sesle araladım gözlerimi. Hala hastahane odasındaydım ve saatler önce kalktığım yatakta yatmaya devam ediyordum. Kolumda yine serum vardı ve yorganım göğüslerime kadar çekilmişti. "Ameliyat eden doktor bile çok şaşırdı. Şuan hayatta olması bile mucize."
"Bir insan bunu bir insana nasıl yapar anlayamıyorum Ali. Bu kız ne yapmış olabilir ki bunu böyle cezalandırmışlar." Dedi elini havaya kaldırıp öfkeyle yatağın başlığına vururken.
Bu yaptığıyla bana vuracağını sandığım için yüzümü korumaya aldığımda ikisinin dikkati de bana dönmüştü.
Allah kahretsin.
Bu halimi gören yiğit ağzında bir küfür mırıldanırken öfkeyle gözlerini kapattı. Öfkeliydi! Ama kime? Bana mı? İçine düştüğü duruma mı?
Kaldırdığı elin bana olmadığını anlayınca kollarımı yüzümden çektiğinde ikisine de mahçup bir ifadeyle bakmıştım. Onlardan korkmuyordum ama havaya kalkan her elden korkar olmuştum.
Yiğit öfkeyle gözlerini açtığında bana bakmıştı. Öfkesi bana değil de daha çok bu durumdaydı.Bu durum normal bir durum değildi çünkü.
Bakışlarım ikisiyle de kesişince bana şaşkınlık ve hüzünlü bakıyorlardı. Gözlerindeki açıma hissi kendimden nefret etmemi sağlıyordu.
"Nasıl hissediyorsun kendin Azra." Diye konuşan doktorun sesiyle dikkatim doktorun üzerine yönelmişti.
"İyim." Dedim kısık çıkan sesimle. Aslında iyi değildim. Göğsüm yanıyordu ve sızlıyordu ama onu başımdan savmak için bunu söylemeliydim.
Göğsümdeki acıyı görmezden gelerek konuşmaya devam ettim. "Ne zaman çıkabilirim."
Şuan tek derdim buydu çünkü burdan çıkıp gitmem gerekiyordu. Oğlumuzda alıp gitmek istiyordum. Ailemin beni bulamayacağı bir yere gitmek istiyordum. Kimsenin bana acıyla bakmadığı, hiç bir kadına el kalkmayan bir yere gitmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşanmış Sırlar
Misteri / ThrillerBakışlarımı tekrar babama çevirdiğimde gülümsedim. "Ben geldim baba." Dedim güçlü durmaya çalışırken. "Hiç sevmediğin, elinin tersiyle silip attığın kızın geldi. Sırf kendini öldürmek istedi diye namussuz ilan ettiğin, kendini neden öldürmek istedi...